Bugün Beşiktaş'ın başkanı seçilecek. Kaç sezondur başında bilmiyorum ancak bir Galatasaraylı olarak Yıldırım Demirören'i hiç yakıştıramamıştım Beşiktaş'a. Beşiktaş'ın 2 büyük takım arasında farkını çoğu zaman duruşu ile ortaya koyan bir takım oluşuydu benim bu yadırgayışımın nedeni. Küçücük aklımla dahi Süleyman Seba'nın saygı duyulacak bir başkan olduğunu fark ettiğimi hatırlıyorum. Yani Beşiktaş dendiğinde aklıma üç şey gelirdi o yıllarda: BEKO,BAKO,SEBA. Dolayısıyla böyle önder kişilikli bir adamın ardından başa gelenlerin hiçbiri o koltuğu adamakıllı dolduramadılar. Sadece "Yıldırım Demirören" değil diğerleri de. Ancak Demirören bir nebze daha farklıydı diğerlerinden. Para ile birçok şeyi halletmeyi kararlaştırmış "bazı yöneticilerimizin"(!) kalitesiz bir taklidiydi kendisi. Bir duruş yaratma çabasındaydı ancak verdiği ve gerçekleştiremediği bir sürü sözle taraftarının yüzünü kara çıkardı çoğu zaman , onları üzdü. Taraftarın küfürlü ve her kötü andan sonra hortlayan tepkisini hoş karşılamasam da Demirören iyi bile dayandı diyorum o koltukta. Tepkiler konusunda neden böyle düşünüyorum; çünkü ne yazık ki aynı taraftar takımın onursal başkanı olabilecek sevgiyi kazanmış bir insanı dahi yuhlarla uğurlamıştı. Hiç unutmam "Ahmet Dursun, Seba Gitsin" bağırışlarını. Bu anlamda vefa konusunda sadece Beşiktaş değil diğer takımlarımızın taraftarlarının da törpülenmesi, bir kültürel değişim gerçekleştirmeleri gerekiyor sanırım. Bu Demirören gibi bir başkan için bile böyle...
Geçen yılki hasbelkader şampiyonluğun da Demirören'in başkanlık sürecini etkilediğini düşünüyorum. Murat Aksu'nun ne kadar Seba geleneğine bağlı bir yönetici olduğunu bilmiyorum ancak; umarım o çizgidedir ve başa gelir. Keza futbolumuzda Özhan Canaydın, Süleyman Seba gibi düzgün kişiliklerin eksiklikleri hissediliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder