5 Şubat 2016 Cuma

EFSANE 51 YAŞINDA

Geldiği dönemi hatırlıyorum. Küçüktüm ama hatırlıyorum. Haberler Galatasaray'ın paraları yaşlanmış, işi bitmiş bir Romen'e yatırdığı yönündeydi. Anlayacağınız övgüden çok yergi ile karşılanmıştı Hagi. İlk maçı gündüz maçı diye izleyememiştim. Vanspor'la oynamıştı Galatasaray yanlış hatırlamıyorsam. Türkiye'de Cine5 azabının başladığı yıllardı. Gözlerimiz sigara dumanından yaşlarla doluyor biz kahvehanede Trabzonspor maçında izleyebiliyorduk Hagi'yi. İlk maçtaki gollerin tesadüf olmadığını kanıtlayan bir frikikle Türkiye'de efsane olacağının haberini veriyordu albay. Türkiye'de kaldığı 5 yılda çıplak gözle oyununu görme muaffakiyetine erişenlerden oldum çok şükür. 

Bazen günümüzde hangi futbolcuyu transfer etsek o büyüklükte bir futbolcu gelmiş olur diye düşünürüm. Hagi, Steau macerasının ardından Real ve Barça gibi üst düzey kulüplerde oynama fırsatı bulabilmiş bir yıldız. Bugün kariyer bakımından Sneijder, Drogba gibi yıldızlarla karşılaştırılabilir. Geldiği yıldan itibaren takıma verdiği katkı ise sanıyorum Türkiye'de sadece Alex ile kıyaslanabilir. Alex'in de çok özel bir futbolcu olduğu da ortadaydı ama Hagi Galatasaray'ın bir Avrupa Kupası sahibi olmasına büyük katkı koyarak diğer yıldızlardan ayırdı kendisini.

Topla adeta dans ediyor, topa hükmetmeyi bir oyuna çeviriyordu. Mesafe gözetmeksizin topu kaleye nişanlayabiliyor maçın hiç ummadığınız bir anında skoru Galatasaray'ın lehine çevirebiliyordu. Sahada tamamiyle özgür bir Hagi vardı. O saha içinde Galatasaray'ın beyniydi.

Yıllar geçti, gözlerim hep öyle bir yetenek aradı Galatasaray kadrosunda. Felipe,Carrusca, Kewell, hiçbiri yerini doldurmaya yetmedi. Bir ara 10 numaralı forma müzeye kaldırıldı sonra yeni Hagi'ler yetişsin diye karardan dönüldü. Sahadaki hırçın yanları zaman zaman benim haz etmediğim noktalara ulaşmıştır Hagi'nin. Conte'nin ayağını kırması, hakeme tükürmesi affedilir cinsten şeyler değildi. Başkalarında değil de Hagi'de affettim bunları. Futbol sanatının en büyük icracılarından biriydi çünkü o, yaptıklarını sanatçı kaprisi diye saydım.



11 Ocak 2016 Pazartesi

UMUT BULUT SEN ALKIŞI UNUT

Umut Bulut, Karşıyaka maçında golü kaçırınca "bunu 70'lik ninem bile atardı be" geyikleri yapıldı. Haksız sayılmazlardı 1. lig seviyesindeki herhangi bir profesyonel futbolcu için böylesine bir pozisyonu gole çevirememek gerçek bir yıkım olmalı. Umut Bulut, 5- 6 sezon önce ligin en parlak santraforlarından biri olarak gösteriliyordu. Hatta Ankaragücü dönemlerinde Hakan Şükür'ün tahtına adaydı. Trabzonspor ve kısa Avrupa macerasının sonunda Galatasaray deneyimi de başarısız geçti diyemeyiz. Adam etik kurallar çerçevesinde tam tekmil bir sporcu gibi formasını terletti. Bir günden bir güne kendini yere attığını, oyundan alınırken gider yaptığını görmedik.
 
Geçen günkü maçtan çok çok önce formsuzluğu başlamış bir forvet için kale ile karşı karşıya kalınan her pozisyon bir yıkım riskidir. Zaten uzun süredir gol  bulamayan forvetler için en büyük baskı ortamı böylesi dönemlerin sonunda ortaya çıkar. Hakan Şükür'ün uzun süreli gol oruçlarını hatırlayanlar ne demek istediğimi iyi bilirler. Umut ile Hakan arasında pek tabii çok büyük farklar vardı, Şükür gerçek bir gol makinesiydi, Umut'tan topu ağlara gönderme becerisi anlamında çok daha iyiydi. Buna rağmen Umut'un da sahip olduğu melekeler olduğunu kabul etmeli. Galatasaray SK'de top oynamayı hak etmek o kadar kolay olmuyor.
 
Bu büyük fiyaskonun ardından tribünler yine kolay olanı yaptılar. Bu güzel adamı yuhaladılar. Ben yok bu bir birikimin sonucu, yok ama o da hak etti gibi zırvaları kabul etmiyorum. Yuhalamak, Umut dışarı diye bağırmak için yapılan aksiyon boş kaleye golü kaçırmak olamaz, olmamalı. Bu ne riyakarlıktır! Hem o armaya laf ettirmeyeceksin hem arma sahibi futbolcunu gol kaçırıyor diye dışarı davet edeceksin. Taraftarın görevi bu mudur ? İlkçağda kollezyumlarda köleleri yuhalayan, öldürülmeleri için tempo tutan seyirci kitlesinden ne farkları vardır ? Sözlerimi "onlar da milyon dolarlar alıyor, boş kaleye de bir zahmet atıversinler golleri" karşılığı ile gelecek kimselerle asla tartışamayacağımızı keza heybemde endüstriyel futbol savunucularıyla aşık atabilecek argümanlar taşımıyorum.