9 Ocak 2019 Çarşamba

BURAK YILMAZ MESELESİ VE TFF-TBB İŞBİRLİĞİ

Uzun bir süredir yazamıyorum. Gerçi fark ettim ki son yıllarda buradaki pek çok yazım için benzer bir başlık yapmışım. 2009'dan bu yana minyatürkalemaç'a post girdiğim düşünülürse uzun aralardan sonra dahi buraya bir şeyler karalamak benim için değerli diye düşünüyorum.

Neyse değinmek istediğim iki meseleye geleyim: İlki Burak Yılmaz'ın Beşiktaş'a transferi ve Beşiktaş taraftarının tepkisi.

Burak, 2006 yılında bir wonderkid olarak sahneye çıktığında potansiyeli için konuşuluyordu. Keza dört büyüklerde iş yapabilecek bir kumaşa sahip olduğunu hemen gösterdi. Şenol Güneşli Trabzonspor ve Galatasaray performansları kendisini Avrupa'nın devleriyle bir araya getirecek diye çok beklemiştik. Oyuncunun sahip olduğu vizyon gereği yurtdışı deneyimini Çin'de gerçekleştirdi. 
Burak dönüşte ligimiz için hala elit futbolcu statüsündeydi ve tercihini Trabzonspor'dan yana kullandı. Ta ki maddi sorunlar ve Burak'ın takım içi disiplini zedeleyen hareketlerine kadar. Eski hocası Güneş forvet açığını kapatmak için her şeyi göze alarak kendisini isteyince işler değişti. Galatasaray günlerinde Burak'ın İnönü'de ceza sahası içinde kendisini atması ve penaltı kazandırması Beşiktaş taraftarının büyük tepkisini çekmişti. Doğru söylemek gerekirse tepkilerinde de haklıydılar. Ama pek tabii bu tepkinin ülkedeki -kendi kulüpleri de dahil olmak üzere- etik dışı tüm hareketlere karşı verilmesi gerektiğini düşündüğümden Burak'a yapılan itirazları ikircikli buldum. Etikdışı hareketleri her platformda eleştiren Beşiktaşlı arkadaşlarımı tenzi ediyorum tabii. 

Sözün özü Burak son dönem ülke konjonktüründe yetişmiş ve futbol ortamımıza gayet uygun (!) bir futbolcudur. Her kulübümüzde bir ya da iki tane böyle sporcu mevcuttur. Keza kendisi muadilleriyle yarıştırmaya kalksak masum kalacak bir arkadaştır. Beşiktaş'ta psikolojisini koruyabilirse yarım sezonda büyük iş yapabilecek bir golcüdür. Neler yaşanacak göreceğiz ancak ben Beşiktaş adına olumlu bir transfer olarak görüyorum Burak'ı.


İkinci mevzu Süper Lig kulüplerinin büyük bir batakta oluşları. 4 büyük abileri bu batağın dibindeler tabii. Uğur Meleke'nin bugünkü yazısını inceleyenler görmüştür. ( ilgili yazı ) Borçlar on yıl içerisinde binli oranlarda artmış. Kulüpler borçların yalnızca faizlerini ödeyebilir durumdalar imiş. Büyük abiler ellerindeki bina, arazi ne varsa elden çıkardı zaten, satıp savacak da bir şey kalmadığına göre iflas bayrakları çekilmiş. TFF'nin başındaki zât Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ile bir açıklama yaptı geçtiğimiz günlerde. Bu batağı kurutacaklarmış sözde. Kulüplerin borçları yapılandırılacakmış, kulüplerin harcamaları çeşitli hükümlerle kısıtlanacakmış. Bu  durum karşısında hadi Allah aşkına martaval okuma denir. Gerçi utanıp tükürdüğümü yalamak isterim tabii ama bana söyledikleri yaptırımları uygulayamayacaklarını hissettiren bir ortam var ülkede. Hayırlısı.