tag:blogger.com,1999:blog-85286046547569312472024-03-15T16:59:37.935-07:00minyatürkalemaçgillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.comBlogger475125tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-24784551053598083692024-03-07T02:28:00.000-08:002024-03-07T02:28:33.649-08:00Gazoz Olma Efsane Ol<p style="text-align: justify;">6 yıl önce Arda ile ilgili şunları yazmışım: "<span style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;">Seksen kuşağı olarak ilk prensimiz Okan'dı. Ayağı kırılıp da sahalardan ayrı düştüğünde ne çok üzülmüştük. Büyük başarıların mimarlarından oldu. Öyle böyle değil Avrupa'da kupa kaldıran takımın en önemli üç parçasından biriydi belki de.</span></p><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;">İkinci prensimiz Emre Belözoğlu oldu. Cine5'in dumanlı ekranında maç farka gitsin de Emre'yi izleyelim diye dua ederdik. UEFA'yı kaldıran takımın yedeğiydi ama kafamızda Real'in, Barça'nın kadrosuna girmişti bile.</div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;">Üçüncü prens Sabri'ydi. Masal kısa sürse de takıma bağlılığıyla formanın Totti'si olmaya en uzun süre o aday oldu.</div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;">Son prensimiz fanatik taraftarımız çıkmıştı. Palazlanma dönemlerinde Hagi'nin golüne sevinen top toplayıcı çocuk olarak gösterdiler onu bize. Şehzade bey Manisa'dan hemen dönsün diye yolları gözlendi. Manisa'da Fener'e çaktığı çelmeyle Bizans'a yürüyen uç beyi gibiydi. Kumaşı Çin ipeğindendi keza alıcısı Emre abisinden beklediğimiz Barselona oldu.</div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;">Prensler içinde en çok Sabri Reis'i sevdim ben. Duruşuyla ve bağlılığıyla tabii ki. Okan'la Emre'nin alelacele İnter'e gitmesine anlam vermeye çalıştım sadece. Pek de üzülmedim. </div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;">Arda'daysa heyecanlanmıştım ne yalan söyleyeyim. Bayrak topçu bulduk mu acaba diye sordum, hatırlıyorum. Atletico'ya gitmeden taraftarın çocuğun üzerine gidişine karşı çıktım, yaptığı çocukluklar için kulağını çektim. Yıllar geçti Arda İspanya'da kale arkasının üçlü çektiren taraftarlarından biri olmaya devam etti."</div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUYftaUxoSxyfYZ7F-NbPjrpAczwS9oVKF5q9aA2d_vsMGgO_cc0ZCGg3TD7p57xsmtffqoLBIHyNsmO9ihaflYBdxeyuIDYD15WltDapdO9S6Xn5kETR5CChXuwt4HC6yqCWHCvZzGCRA1djD5z1E_7-V8O0m-yEfVc1IoegOXKe6oQIHDHB_hMALJBkf/s1200/1403723-30071107-2560-1440.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="675" data-original-width="1200" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUYftaUxoSxyfYZ7F-NbPjrpAczwS9oVKF5q9aA2d_vsMGgO_cc0ZCGg3TD7p57xsmtffqoLBIHyNsmO9ihaflYBdxeyuIDYD15WltDapdO9S6Xn5kETR5CChXuwt4HC6yqCWHCvZzGCRA1djD5z1E_7-V8O0m-yEfVc1IoegOXKe6oQIHDHB_hMALJBkf/w400-h225/1403723-30071107-2560-1440.jpg" width="400" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div></div><div style="background-color: white; font-family: Arial, Tahoma, Helvetica, FreeSans, sans-serif; font-size: 13.2px; text-align: justify;"><br /></div><div style="background-color: white; text-align: justify;">Arda uefa.com'a verdiği röportajda her şeyden önce bir Atletico Madrid efsanesi olarak tanıtmış kendisini. Bunu bizzat söyleyebilmek için taraftarın gönlünde nerede olduğunu bilmesi gerekiyor bir futbolcunun. Arda taraftardan böyle bir dönüş alıyor olmalı ki bu cümleyi kolaylıkla söyleyebilsin. Belli periyotlarla emeklilik sonrasında Atletico'nun sahasında boy gösteriyordu. O günkü teknik direktörü hâlâ takımın başında olduğundan kulüpleri bağı çok taze. Ödüller aldı. Pek tabii 2011-2015 yılları arasında dört yıl boyunca önemli işlere imza atan bir takımın parçasıydı. </div><div style="background-color: white; text-align: justify;">Efsane olmak kriterlerinin göreceli olduğunu düşünmekteyim. Örneğin Totti'nin, Lucarelli'nin, Metin Oktay'ın, Lefter'in efsane olma kriterleriyle Arda'nınkiler aynı değil. Atletico Madrid için Fernando Torres'i bile bu kategoriye koymakta zorlanıyorum. O yüzden bir futbolcuya takımın efsanesi oldu derken ihtiyatlı davranmakta yarar görüyorum. Benim baktığım pencereden Arda, Atletico ve Galatasaray tarihinin önemli oyuncularından biridir. Efsane değil...</div>gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-24554205925409035352021-02-03T04:41:00.003-08:002021-02-03T04:44:36.993-08:00SÖZDE DERBİ BOSPHORUS<p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://1.bp.blogspot.com/-LOe7bWw1RjI/YBqWcPXztDI/AAAAAAAAFmg/HTfRpU0_svo18sqMK7d1knQXMBAbdiA6gCLcBGAsYHQ/s800/derbide_gormek_isteyecegimiz_a11f5_v.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="800" height="200" src="https://1.bp.blogspot.com/-LOe7bWw1RjI/YBqWcPXztDI/AAAAAAAAFmg/HTfRpU0_svo18sqMK7d1knQXMBAbdiA6gCLcBGAsYHQ/w400-h200/derbide_gormek_isteyecegimiz_a11f5_v.jpg" width="400" /></a></div><p style="text-align: justify;"><br /></p><div style="text-align: justify;">Hafta sonu boğazın derbisini var ve ben uzun süredir Türk futbolunun bu zirve derbisini iple <u>çekmiyorum.</u> Rekabetin ötesinde sahada ve saha dışında sizi oraya çekebilecek bir şey bulunmuyor artık. Rekabete bakışınız da orta okul, lise yıllarındaki gibi değilse gördüğünüz manzaradan tiksiniyorsunuz. </div><p></p><p style="text-align: justify;">Taraftarların bir arada olduğu, Karınca Ezmez'lerin tribünlere liderlik ettiği, ya ya ya şa şa şalı tezahüratların naifliğini anıp gereksiz bir romantizm yapacak değilim. Endüstriyel futbolun - asla savunucusu değilim- izleyiciyi getirdiği noktanın farkında bir futbolsever olarak derbinin bu vahşi sisteme hizmet eden marka değerinin de artık sıfırlandığını ifade ediyorum sadece. Bu sistemin özü satışsa, elimizdeki satılabilecek potansiyele sahip tek derbiyi de satılamaz hale getirdik diyorum. </p><p style="text-align: justify;">Bu durumdan rahatsızım çünkü futbol seyir zevki çok yüksek bir spor dalı. Sahadaki azim, kazanma adına yapılan teknik değişiklikler, iklim şartlarının sonuca yaptığı etki, yetenekli futbolcuların sanatsal hareketleri size harika bir doksan dakika yaşatabiliyor. Bazı maçlarda yenilseniz bile doksan dakika yaşadığınız heyecanı sevebiliyorsunuz. Ortada maç sonrası konuşulabilecek bir saha içi performansı söz konusu değilse ya da öyle bir performansı gölgeleyecek olaylar yaşanıyorsa; seyir keyfiniz şike, kayırma, organize, eyyam gibi lafların da kıskacında bıkkınlığa dönüşüyor. </p><p style="text-align: justify;">Seyir keyfini ligimizde aramaktan vazgeçeli epey vakit oluyor. Son zamanlarda ancak İngiltere Premier Ligi ve Seri A'dan keyif alabiliyorum. Oralarda da yıllar evvel duyduğum rekabet heyecanını yaşayamıyorum ne yazık ki. Çünkü rekabet heyecanı zaman içerisinde içselleştirdiğiniz, taraftarı olageldiğiniz takımla ve ezeli rakipleri destekleyen arkadaşlarınızla yaşanıyor. Hafta boyunca derbinin beklenmesi, mevkilere göre futbolcu karşılaştırmaları, rekabetin geçmişine dair izlenen maçlar vb. Maç sonrası yine hafta boyunca süren takılmalar, karşı takımdaki bir oyuncunun klas hareketine vurgu ve hakkını teslim etmeler vb. Bunlar rekabet heyecanını besleyen unsurlar oluyor. Rekabet heyecanı çok şeye kâdir tabii. Son dönemde kalitenin esamesi dahi okunmayan "Süper(!)" Lig'imizi elit liglere göre çok daha pahalı izlemek zorunda kalıyorsunuz. PL'nin tüm maçlarına ödediğiniz parayı sadece Boğazın Derbisi'ne ödeyebiliyorsunuz sözgelimi. Anlayacağınız rekabet heyecanı satıyor.</p><p style="text-align: justify;">İçimde o heyecandan eser kalmadı desem abartmış olmam. Galatasaray - Fenerbahçe derbisini, tribünde yaşayamasam da ergenliğim kahve köşelerinde sigara dumanından gözlerim yana yana derbi izleyerek geçti. Bugün hop oturup hop kalktığımız maçları artık topluca izlenen yerlerde takip etmeyi tamamen bıraktım. Buna tövbeliyim demek daha doğru olur. Hangi takım taraftarı olduğunuzun önemsiz olduğu bir utanç noktası haline geldi o derbiler. Küfürler, hakaretler ve hatta ırkçı sözler havada uçuşuyor. Mekan kahveymiş, bir otelin restoranıymış fark etmiyor. Maç sırasında hiçbir etik değerle ilgisi olmayan, takımına değil taraftarına oynayan ve yerden kalkmayan topçular, eyyamdan eyyama koşan beceriksiz, yeteneksiz, yetersiz hakemler; maç sonları hakem hatalarına sığınan bıçkın teknik direktörler, iki cümleyi bir araya getirmekten aciz kalantor yöneticiler...</p><p style="text-align: justify;">Hafta sonu yukarıda söylediklerimden farklı bir derbi izleyemeyeceğiz. Yeni transferlerin yarattığı sahte heyecan dahi bu çirkinliği gizlemeye yetmeyecek. Saydığım tüm sıkıntıların yanı sıra futbolcuların üzerindeki yoğun baskı da seyir zevkini sıfıra indirecektir. Ezeli rakibe yenilmeyi geçtim, ondan gol yemenin dahi aforoza neden olduğu bir dönemi yaşarken sahadaki yirmi iki kişiden futbol resitali sunmalarını beklemek saf dillik oluyor haliyle. Bu yıl ilk kez rekabetin vahşi ihtirasına kapılmadan maçı satın almayacağım. 3 dakikalık özetin bile fazla geleceği sönük bir heyecan neyime yetmiyor zaten benim.<br /></p><p style="text-align: justify;"><br /></p><p style="text-align: justify;"><br /></p>gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-38387813626208816412019-05-21T06:19:00.000-07:002019-05-21T06:24:21.231-07:00GERİLİMDEN BESLENMEK<div style="text-align: justify;">
Hafta sonu itibarıyla Türkiye Süper (!) Ligi'nde şampiyonluk yarışı nihayete erdi. Galatasaray, sahasında son düzlüğe beraber girdiği Başakşehir FK'yı yenerek şampiyonluk ipini göğüsledi. Başakşehir'in golü sonrasında ve ikinci yarıda bir ikili mücadele ertesinde yaşanan gerginlik Türk futbolunun resmi gibiydi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-Kh8OuSFW9ks/XOP677Ie9rI/AAAAAAAAEAg/Fpd7-NFV-bET5tDPUEhhh8bK833XpAkOgCLcBGAs/s1600/2469559_16579be6741ea8fd8c5af818d3f604fa_640x640%2B%25281%2529.webp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="477" data-original-width="640" height="297" src="https://3.bp.blogspot.com/-Kh8OuSFW9ks/XOP677Ie9rI/AAAAAAAAEAg/Fpd7-NFV-bET5tDPUEhhh8bK833XpAkOgCLcBGAs/s400/2469559_16579be6741ea8fd8c5af818d3f604fa_640x640%2B%25281%2529.webp" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İşin kötü tarafı son yıllarda bu resmi tuvale yansıtanlar arasında Terim ve ekibinin yer alması. </div>
<div style="text-align: justify;">
Aslında bu yeni bir durum değil. Yıllar yıllar evvel İsviçre ile oynanan milli maçta kestiğimiz racon, yaşı el verenlerin malumudur. Terim ve yancılarının icra ettiği sanat eserlerini saymakla bitmiyor. Bir Galatasaray sevdalısı olarak bu durum beni ve tahmin ediyorum benim gibileri üzüyordur. ,</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bazı arkadaşlarım "ama" ile başlayan bahane cümleleri kuruyorlar. Diğerlerinde yaşananları görüp görmediğimi sorguluyorlar. Etik dışı onlarca hareketi, hakem hatalarını, hakem hataları sonrasında camia sözcülerinin fütursuzca yaptıkları açıklamaları örnek olarak önüme sürüyorlar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ne derlerse desinler. Ben öncelikle çuvaldızı kendime batırmalıyım. Renklerine gönül verdiğim takımda beni temsil etmediğini düşündüğüm durumları, tavırları, kişileri işaret etmeli görevimi yerine getirmeliyim. Yoksa başta da belirttiğim gibi yaşananlar ülke futbolunun resmi, sadece Galatasaray'ın değil.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Uzun süredir Galatasaray'ın saha içi dinamikleri, iyi yaptıkları; takviye isteyen bölgeleri, gençleri vb. gibi konularda yazmadığımı fark ettim. Bunun sebebi yazının başından beri anlatmaya çalıştığım gergin ortam ve bu ortamdan beslenme üzerine kurulan strateji. Hiç unutmuyorum Terim'in 3.dönem maçlarından birinde Orduspor'u maçı gererek geçmişti. Sneijder'in devreye girdiği maç, anımsayanlar olacaktır. Hakem kararları sonrası Terim topu yere sertçe vuruyori o vuruş Galatasaraylı topçuların başına gelmişçesine bir etki yaratıyordu. Tabii hakemin de...<br />
<br />
Geçen günkü maçta da Başakşehirli Emre'nin topu tribünlere vurarak sevinç gösterisi yapması Terim'in ekmeğine yağ sürdü. Şaş ve diğerleri de ekibe katılınca saha kenarında hır gür çıktı. Adrenalin Galatasaray'a yaradı ve tempolu futbol sonuç getirdi. Peki bu yöntem içime siniyor mu ? Hayır! Böylesine bir baskı yöntemi 3. dünya ülkelerinde olabilir. Zamanında Şaş'ın kafasında yumurta patlatan Kadıköy baskısını, sahaya atlayanları gördüğümüz İnönü'yü bunlardan bağımsız düşünmüyorum. Her şey bir tarafa gönül verdiğim takımda bu yöntemlerle puan kazanılmasını içim götürmüyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-12410634707092949912019-05-16T07:41:00.003-07:002019-05-16T07:41:54.874-07:00ÜLKE FUTBOLU NEREYE GİDİYOR ?<div style="text-align: justify;">
Futbol kalitesi ve uluslararası arenadaki parlak(!) durum ortadayken ligimizin son haftalarında klasik hastalığımızla yeniden sınanıyoruz. Şike, teşvik, en hafif tabirle hakemlerin tesir altına alınması söylemleri ortamı gerdi de gerdi. Söylem kendiliğinden ortaya çıkmadı tabii ki. Son iki haftada Galatasaray lehine verilen kararlar rakip camialarda infial yarattı. Böylesine hatalar karşısında utanç duyan Galatasaraylıları bir kenara koyarsak "biz tek siz hepiniz" gibi kutuplaştırıcı bir ortam yaratıldı. Galatasaray tarafı ilk yarıdaki "17 kulüp bildirisini" kendine siper ederken Ankaragücü gibi bazı camiaların kısık da olsa destek sesini işitti. Dünkü kupa finalini bu ortamdan bağımsız düşünülemeyeceği gün gibi ortada.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dünkü maç özelinde değerlendirme yaptığınızda Akhisarlı fu atbolcuların buz gibi ortada duran pozisyonlara dahi afaki tepkiler vermelerini doğal karşılıyorsunuz. Peki neler oluyor ? Odağa belediyenin eski takımı Başakşehir girmişken, okların Galatasaray'a dönüşü nasıl açıklanabilir ? </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Galatasaray futbol takımı sportif yöneticisinden, idari yöneticisine; zaman zaman kadrosuna kattığı takım etiğine aykırı futbolcularına kadar 2000'lerin başında Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'si kadar itici hale gelmiştir. Başkanın fütursuz söylemleri, Albayrak'ın Galatasaray değerleriyle bağdaşmayan ikircikliği, hoca ekibinin bıçkın, ali kıran baş kesen, bize yapılırken iyiydi ama tavrı...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Öte tarafta mikrofonu kime uzatsanız bir veryansındır başlıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bana sorarsanız ülke futbolunun etik anlayışında değişen hiçbir şey yok. Belki 90'ların teşvik primleri, futbolcu kaçırmaları, mafyatik işleri gündem belirlemiyor ancak saman altından kim bilir ne sular yürütülüyor. Bu saman hırsızları bir an önce tespit edilmeli.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İşin kötü tarafı VAR kayıtlarının dökümü olduğu iddia edilen belgelerle sarı kırmızılı renklere gönül verenler daha da töhmet altında bırakılıyor. Bu durum benim gibi sporseverlerin canını sıkıyor elbette. Zaten yerlerde gezen futbol kalitesinin üzerine bu şaibeler dekoder yaktırır, üyelik sonlandırır. Passolig garabetiyle stadyumların kenarından geçemediğimizi hiç saymıyorum. Ee öyleyse ülke futbolu nereye gidiyor ?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Geçtiğimiz hafta sonu bir puan farkla şampiyonluğunu ilan eden Man City'nin Liverpool ile mücadelesini nefes nefese izledik. 25 sezondur şampiyonluğa hasret kırmızıların buncacık farkla şampiyonluğu kaçırdığını düşününce nerede bunun patırtısı gürültüsü, nasıl yani kimse itiraz etmiyor mu diye düşünüyor insan. PL, La Liga ve hatta Serie A'daki mücadelenin, tribün keyfinin yarısı ülkemizde olsa keşke. Maçtaki gerginlik son düdükle forma değiştirene kadar sürse. Çok şey bekliyorum değil mi ? </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-69279351442430470442019-05-08T01:24:00.000-07:002019-05-08T01:24:12.638-07:00DANANIN KUYRUĞU KOPARKEN DE VAR MIYIZ ?<div style="text-align: justify;">
Süper final garabetinin yaşandığı yıl Türkiye Süper Ligi'nden keyif almadığımı hissetmiştim. O ruh halini hala üzerimde taşıdığımı görüyorum. Her şeye rağmen bilinçli bir şekilde 29 yıldır futbol liglerini takip eden bir futbol sever olarak bu sezonu ve son üç haftayı değerlendirmek isterim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ligdeki yabancı kuralının değişmesi, kulüplerin iki binlerin başından bu yana uğraştıkları ekonomik dar boğazın tedavi kabul edemeyecek hale gelişi ligin seviyesini birkaç basamak düşürdü. Eskiden son yıllarını ülkemizde geçirmek için gelen A sınıfı futbolcuların transit uçuşla Çin'e ya da Arabistan'a gittiğini görüyor, B+ veya B sınıfı futbolculara el açmaya devam ediyoruz. Bu durum haliyle kaliteyi de olumsuz yönde etkiliyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dünya Kupası sonrasında VAR sisteminin gelişini iple çektik. Ligdeki berbat hakem performanslarına olumlu etkisini hemen fark ettik. Bu umut iklimi pek uzun sürmedi. Sağ olsun hakemlerimiz kritik olsun kritik olmasın her pozisyonda VAR'ın şefkatli kollarına sığınmayı seçti. Sistemin yeni olmasından kaynaklanan acemilikleri bir tarafa bırakırsak hakemler sahadaki futbolun VAR kontrolleri nedeniyle iyiden iyiye yavanlaşmasını umursamadılar. VAR bırakın yan hakemleri, orta hakemlerin bile varlığını sorgulattı. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
VAR'ın saha içi etiğe olumlu katkısı elbette oldu ancak her yeni sistemde olduğu gibi ülke insanı adaptasyon yetisinin ne denli ileride olduğunu hemencecik gösterdi. VAR'ı keyfe keder kullanmalar, VAR'ı işgüzarlığa harcamalar, VAR'ı eyyama meze yapmalar...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sezon boyunca bir sürü alavere dalavere, bildiriler, büyük kulüp yöneticilerinin fütursuz açıklamaları, önceki yıllarla kıyaslanınca adaletsizliği kanıtlanan kurullar, futbolu ne için kullandığı belli olan kalantor yöneticiler vb. Aslında Türk futbolunun klasikleri bunlar ve Lefter Küçükandonyadis sezonunda da tekrarlanması şaşırtmadı. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İnsan sahadaki futbolun incelikleri üzerine konuşmak istiyor ancak hafta sonu oynanan Galatasaray, Beşiktaş derbisinin futbolu futbol olmaktan çıkartan hakem hataları dahi insanın çok sevdiği futboldan soğumasına yetiyor. Mesela hızlı koşu ve tek paslarla topu kaleye taşıyan Galatasaray golünü övecekken karşıma birden enteresan kararlarla çileden çıkan Beşiktaşlı futbolcular çıkıyor. Bu tabii ki bu hafta sonu özelinde.<br />
<br />
Diğer ligleri takip edenler o liglerde de hakem hatalarının ve hatalara itirazların olduğunu görüyordur. Ancak elit liglerin aksine bizde sahada hakemin adaletine inançsızlık, baskı kuramazsak kazanamayız hissi hem futbolcuların, hem yöneticilerin hem de taraftarın yüzünden akıyor. Bu tabloyu iyiye yormayın hemen. Bunun en büyük sebebi adalet ve etik arzuluyoruz imajı çizerken aslında bunları değil de sadece kazanmayı istiyor oluşumuzdur. Türkiye'de stadyumların ve etkinliklerin insanların aile fertleriyle eğlenceli birkaç saat geçirmenin çok ötesinde patolojik bazı rahatsızlıkları sağaltma çabasına dönüştüğünü, bu yönüyle antik Roma'daki işlevini gördüklerine inanıyorum. Bu da beni ülke futbolundan daha da soğutuyor.<br />
<br />
Son üç hafta mı ? Son üç hafta kimin gladyatörleri güçlü ya da yetenekli bunları değil kimin senatörleri lobici ya da muktedir bizlere gösterecek. Son 29 yıldaki gibi...<br />
<br />
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-14041206221810137612019-01-09T01:57:00.002-08:002019-01-09T01:57:28.914-08:00BURAK YILMAZ MESELESİ VE TFF-TBB İŞBİRLİĞİ<div style="text-align: justify;">
Uzun bir süredir yazamıyorum. Gerçi fark ettim ki son yıllarda buradaki pek çok yazım için benzer bir başlık yapmışım. 2009'dan bu yana minyatürkalemaç'a post girdiğim düşünülürse uzun aralardan sonra dahi buraya bir şeyler karalamak benim için değerli diye düşünüyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neyse değinmek istediğim iki meseleye geleyim: İlki Burak Yılmaz'ın Beşiktaş'a transferi ve Beşiktaş taraftarının tepkisi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Burak, 2006 yılında bir wonderkid olarak sahneye çıktığında potansiyeli için konuşuluyordu. Keza dört büyüklerde iş yapabilecek bir kumaşa sahip olduğunu hemen gösterdi. Şenol Güneşli Trabzonspor ve Galatasaray performansları kendisini Avrupa'nın devleriyle bir araya getirecek diye çok beklemiştik. Oyuncunun sahip olduğu vizyon gereği yurtdışı deneyimini Çin'de gerçekleştirdi. </div>
<div style="text-align: justify;">
Burak dönüşte ligimiz için hala elit futbolcu statüsündeydi ve tercihini Trabzonspor'dan yana kullandı. Ta ki maddi sorunlar ve Burak'ın takım içi disiplini zedeleyen hareketlerine kadar. Eski hocası Güneş forvet açığını kapatmak için her şeyi göze alarak kendisini isteyince işler değişti. Galatasaray günlerinde Burak'ın İnönü'de ceza sahası içinde kendisini atması ve penaltı kazandırması Beşiktaş taraftarının büyük tepkisini çekmişti. Doğru söylemek gerekirse tepkilerinde de haklıydılar. Ama pek tabii bu tepkinin ülkedeki -kendi kulüpleri de dahil olmak üzere- etik dışı tüm hareketlere karşı verilmesi gerektiğini düşündüğümden Burak'a yapılan itirazları ikircikli buldum. Etikdışı hareketleri her platformda eleştiren Beşiktaşlı arkadaşlarımı tenzi ediyorum tabii. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sözün özü Burak son dönem ülke konjonktüründe yetişmiş ve futbol ortamımıza gayet uygun (!) bir futbolcudur. Her kulübümüzde bir ya da iki tane böyle sporcu mevcuttur. Keza kendisi muadilleriyle yarıştırmaya kalksak masum kalacak bir arkadaştır. Beşiktaş'ta psikolojisini koruyabilirse yarım sezonda büyük iş yapabilecek bir golcüdür. Neler yaşanacak göreceğiz ancak ben Beşiktaş adına olumlu bir transfer olarak görüyorum Burak'ı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İkinci mevzu Süper Lig kulüplerinin büyük bir batakta oluşları. 4 büyük abileri bu batağın dibindeler tabii. Uğur Meleke'nin bugünkü yazısını inceleyenler görmüştür. ( <a href="http://www.hurriyet.com.tr/sporarena/yazarlar/ugur-meleke/tum-futbolculari-satsak-borclari-odeyemiyoruz-41077162" target="_blank">ilgili yazı</a> ) Borçlar on yıl içerisinde binli oranlarda artmış. Kulüpler borçların yalnızca faizlerini ödeyebilir durumdalar imiş. Büyük abiler ellerindeki bina, arazi ne varsa elden çıkardı zaten, satıp savacak da bir şey kalmadığına göre iflas bayrakları çekilmiş. TFF'nin başındaki zât Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ile bir açıklama yaptı geçtiğimiz günlerde. Bu batağı kurutacaklarmış sözde. Kulüplerin borçları yapılandırılacakmış, kulüplerin harcamaları çeşitli hükümlerle kısıtlanacakmış. Bu durum karşısında hadi Allah aşkına martaval okuma denir. Gerçi utanıp tükürdüğümü yalamak isterim tabii ama bana söyledikleri yaptırımları uygulayamayacaklarını hissettiren bir ortam var ülkede. Hayırlısı.</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-21375347093440250392018-01-13T09:20:00.001-08:002018-01-13T09:23:54.411-08:00VAROŞUN PRENSİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-JJwh1wsWBqU/Wlo_yAPfZtI/AAAAAAAADks/NvA208Qog1cJaBY1OO2qOAQrsk9-KZs9wCLcBGAs/s1600/001.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="302" data-original-width="395" height="244" src="https://3.bp.blogspot.com/-JJwh1wsWBqU/Wlo_yAPfZtI/AAAAAAAADks/NvA208Qog1cJaBY1OO2qOAQrsk9-KZs9wCLcBGAs/s320/001.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Seksen kuşağı olarak ilk prensimiz Okan'dı. Ayağı kırılıp da sahalardan ayrı düştüğünde ne çok üzülmüştük. Büyük başarıların mimarlarından oldu. Öyle böyle değil Avrupa'da kupa kaldıran takımın en önemli üç parçasından biriydi belki de.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İkinci prensimiz Emre Belözoğlu oldu. Cine5'in dumanlı ekranında maç farka gitsin de Emre'yi izleyelim diye dua ederdik. UEFA'yı kaldıran takımın yedeğiydi ama kafamızda Real'in, Barça'nın kadrosuna girmişti bile.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Üçüncü prens Sabri'ydi. Masal kısa sürse de takıma bağlılığıyla formanın Totti'si olmaya en uzun süre o aday oldu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Son prensimiz fanatik taraftarımız çıkmıştı. Palazlanma dönemlerinde Hagi'nin golüne sevinen top toplayıcı çocuk olarak gösterdiler onu bize. Şehzade bey Manisa'dan hemen dönsün diye yolları gözlendi. Manisa'da Fener'e çaktığı çelmeyle Bizans'a yürüyen uç beyi gibiydi. Kumaşı Çin ipeğindendi keza alıcısı Emre abisinden beklediğimiz Barselona oldu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Prensler içinde en çok Sabri Reis'i sevdim ben. Duruşuyla ve bağlılığıyla tabii ki. Okan'la Emre'nin alelacele İnter'e gitmesine anlam vermeye çalıştım sadece. Pek de üzülmedim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Arda'daysa heyecanlanmıştım ne yalan söyleyeyim. Bayrak topçu bulduk mu acaba diye sordum, hatırlıyorum. Atletico'ya gitmeden taraftarın çocuğun üzerine gidişine karşı çıktım, yaptığı çocukluklar için kulağını çektim. Yıllar geçti Arda İspanya'da kale arkasının üçlü çektiren taraftarlarından biri olmaya devam etti. Fakat bir süre sonra Arda, varoşun temiz çocuğu olarak kalmayı değil köşe başının racon kesen kabadayısı olmayı seçti. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Takımın başında Sinyor Terim olmayaydı şimdi Galatasaray taraftarı Arda'yı omzuna alıyor, adına methiyeler düzüyordu. İki kabadayı bir mahalleye fazlaydı tabii. Arda, komşu ilçeye transfer oldu.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ahım, ölümü gösterip sıtmaya razı getiren Galatasaray yönetiminedir. Neden mi ? Pek tabii artık iyiden iyiye futbol sabıkalısı bu iki adamdan birine mecbur bırakıyor diye bizi.</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-13841619430535918602017-12-22T11:39:00.004-08:002017-12-22T11:49:34.296-08:00WHAT CAN I DO SOMETIMES<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-N-kpMa3skiM/Wj1fOzocNHI/AAAAAAAADkQ/t-BIpzuTizYURw0KAUFBo0T0DmOALKkuQCLcBGAs/s1600/the_grande___fatih_terim_by_anasonmania-d4mhfkt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1265" data-original-width="900" height="320" src="https://1.bp.blogspot.com/-N-kpMa3skiM/Wj1fOzocNHI/AAAAAAAADkQ/t-BIpzuTizYURw0KAUFBo0T0DmOALKkuQCLcBGAs/s320/the_grande___fatih_terim_by_anasonmania-d4mhfkt.jpg" width="227" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Galatasaray'ın son 22 yılını düşününce 4. Terim dönemini yaşıyoruz. Parçalı formayı Galatasaray kulübesinde toplamda 8 yıl Fatih Terim giydirmiş. Bu sekiz yılın altısında Galatasaray'ın ipi göğüslediğini, bir sezonundaysa ikinci sırada kaldığını görüyorsunuz. 2003-2004 sezonunun ortasında Terim o ilk dönemin debdebesini yaratamadığını fark edince taraftarın diline sövgü olmadan istifa edip gitmiş.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Terim'in ilk döneminde ergenliğimi yaşıyordum. Fanatikliğin doruklarındaydık. Terim'i futbolculuk dönemlerindeki marifetleriyle babamızdan dinliyorduk. Bıçkın, Ali kıran baş kesenmiş. Gördüklerimizle duyduklarımız arasında pek fark yoktu. O dört yılda yaşadığımız mutlulukları da Sinyor Terim sevgimizi de inkar edemeyiz! Öyle ki 2002-2003'te Lucesculu şampiyonluğa rağmen Rumen üstâda haksızlık edip Terim'i mesih gibi bekleyenlerden olduğumuzu gizleyemeyeceğimiz gibi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ee tabii yaş ilerliyor, hayata bakışınız değişiyor. Ergenlik dönemi fanatikliğinizden eser kalmıyor. Okuduğunuz ya da bizzat şahit olduğunuz futbol kültürlerinde Terimvâri hareketlerin yeri olmadığını gördükçe futbol zevkiniz daha da rafine hale geliyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
2011'de malum şike sürecinin ardından Galatasaray'ın başına gelerek takımı şampiyon yapan Terim Galatasaray'da 3. dönemini yaşıyordu. Bendenizse o tarihlerde futboldan tiksinir hale gelmiştim. O iki sezonun şampiyonluklarının içime sindiğini hâlâ söyleyemem. O rezil milli takım flörtünün ardından Terimli, Aysallı, çilekli Galatasaray'dan kurtulmanın zevkini yaşadığımıysa unutamıyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Coğrafya kaderdir derler. Bu coğrafyada takım tutmak da kader. 88 yılından bu yana Galatasaray'a dair yaşananları takip ediyorum. Galatasaray futbol takımının başarılarıyla keyifleniyorum. Üstelik kulübün 1905'te yazılmaya başlanan tarihinin sayfalarını karıştırdığımda 36 yıllık yaşamım boyunca tribünden bakıp en keyif veren Galatasaray'ı izlediğimi de fark edebiliyorum. Gördüğüm başarılarsa yoruma kapalı: Bir şampiyon kulüpler kupası yarı finali, bir kupa galipleri kupası çeyrek finali, bir uefa kupası, bir süper kupa zaferi, iki şampiyonlar ligi çeyrek finali ve on üç kez yaşanan Türkiye şampiyonluğu... </div>
<div style="text-align: justify;">
İddialı olacak belli ki ama bütün bu başarı ve keyif dolu sezonlardan 6 türkiye şampiyonluğu, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, iki avrupa kupasını silmek pahasına, yeni yaşıma adım atacağım şu günlerde silebilme şansım olsaydı eğer kulübeden de kulüp tarihinden de Terim'i </div>
silerdim, diyorum. Lakin heyhât sevmişiz bu renkleri bir kere: what can ı do sometimes?<br />
<div>
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-51990666694646794312017-07-17T07:31:00.003-07:002017-07-17T07:33:59.191-07:00THE TUDORS<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Galatasaray'ın son 4 yıllık sürecini değerlendirmek oldukça kolay. Eldeki veriler büyük bir istikrarsızlığı işaret ediyor. Anlayacağınız takım bu süreçte kupalar kazanmış olsa da taraftarının aklında hep bir soru işareti yaratmış. 4 yılda takımın başına kısa sürelerle farklı teknik adamlar gelmiş. Kim bunlar? Manchini, Prandelli, Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Denizli, Riekering. Arada birkaç haftalık Taffarel ve Orhan Atik dönemlerini saymıyorum tabii. 4 yılda 5 teknik adam dahi istikrarsızlığın ne boyutta olduğunun kanıtı sanıyorum. Bu süre zarfı içinde takım 1 Süper Lig, 3 Türkiye Kupası ve 2 de Süper Kupa şampiyonluğu yaşamış ki sanırsınız oldukça başarılı.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Burada sorunlu yapının Galatasaray yönetiminden kaynaklandığı âşikar. Sürekli "çilek" bekleyen taraftar şımarıklığını tatmin edemeyen bir Galatasaray yönetimi değil mevzu bahis olan. Nedir peki işaret etmeye çalıştığım: Ünal Aysal ile moda haline gelen yıldız alma çılgınlığının tesiri ile dara düşen kulübü namerde muhtaç eden zihniyet tabii ki. Kulübün paha biçilemeyen satılmazlarını faiz borçlarına teminat gösterecek kadar acz içinde bulunmak da Galatasaray'ın son dönem yaşadığı sıkıntıların resmini çiziyor.<br />
<br />
Bütün bunların yanında sezon ortasında varlığı ve rüştü sorgulanan bir teknik direktörün (JOR) gönderilip yerine oyunculuk kariyeri dışında özgeçmişinde kayda değer bir başarı bulunmayan Tudor'un getirilmesi halihazırda keyif vermeyen takımın geleceği hakkında kafalardaki soru işaretlerinin artmasına neden oldu. Tudor gelir gelmez asarım keserim, artistlik yapanı yakarım dercesine birkaç uygulama yapsa da takımdan kestiği Bruma'yı kestiğinin ikinci haftasında kadroya alıp takımın isyankarı ve gizli lideri Sneijder'e gereken ayarı veremeyince Tudor hanedanının daha ilk ayda yıkılacağına kanaat getirmek çok zor olmadı. Sezonu gürültü patırtı içinde perişan bitiren Galatasaray'da Tudor'a zaman verilmesi gerektiğine dair çıkan cılız sesler duyulmadı bile.<br />
<br />
Özbek yönetimi için ne söyleyeyim ki ? Boşuna dönen bir teker gibi. Bakmayın siz şike davası sonrası ortalığın tozunu atan bir (hoş bir serap gibi) Galatasaray vardı hani. O günden bu yana takımın da futbolun da pek tadı tuzu yok. Bırakın şampiyonlukları, kupaları. Tribünlerden belli söylediğim. Bugün Galatasaray'da yaşananlar o günlerin mirasıdır biraz da.<br />
<br />
Sneijder'in gönderilmesi taraftar arasında büyük infial yarattı. Yönetime karşı var olan nefreti birkaç kat artırdı. Sneijder'in gönderilmesi hususunda taraftarın geneli gibi düşünmüyorum. Yeteneği ne olursa olsun takımın liderini zora sokan bir oyuncunun varlığı yarar sağlamaz aksine takıma zarar verir. Tudor'un sahada savaşacağı askerleri belirleme özgürlüğüne saygı duymalı. Taraftar her halükarda gerçekleşecek olan ayrılık için biraz erken gözyaşı döküyor sadece bu. Şino zaman zaman gösterdiği üst düzey yeteneği ile kulübün hafızasında yer alacaktır.<br />
<br />
Nedense Sabri ve Semih için daha çok üzüldüm. Bu iki adam kulübün bayrak oyuncularındandı. Dört büyüklerde pek de alışık olamadığımız altyapıdan yetişen esas oğlanlar. Böyle bir kültürümüz olmadığından tek celsede postaladık ikisini de. Taraftar gösterecekse vefasını Sneijder'den önce bu ikiliye göstermeliydi ama nerde?<br />
<br />
Söylenecek çok şey var. Bakalım kısa vadede Galatasaray'ı bekleyen yeni bir Tromsö faciası var mı? Perşembe günü takımın bütün çarklarına kendi yeteneğince bakım yapan Tudor'un bisikleti tamir edip Avrupa sahnesinde sürmek için yeterli zamanı olacak mı göreceğiz? <br />
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-71812869308476357462016-02-05T05:55:00.003-08:002019-05-08T01:37:13.828-07:00EFSANE 51 YAŞINDA<div style="text-align: justify;">
Geldiği dönemi hatırlıyorum. Küçüktüm ama hatırlıyorum. Haberler Galatasaray'ın paraları yaşlanmış, işi bitmiş bir Romen'e yatırdığı yönündeydi. Anlayacağınız övgüden çok yergi ile karşılanmıştı Hagi. İlk maçı gündüz maçı diye izleyememiştim. Vanspor'la oynamıştı Galatasaray yanlış hatırlamıyorsam. Türkiye'de Cine5 azabının başladığı yıllardı. Gözlerimiz sigara dumanından yaşlarla doluyor biz kahvehanede Trabzonspor maçında izleyebiliyorduk Hagi'yi. İlk maçtaki gollerin tesadüf olmadığını kanıtlayan bir frikikle Türkiye'de efsane olacağının haberini veriyordu albay. Türkiye'de kaldığı 5 yılda çıplak gözle oyununu görme muaffakiyetine erişenlerden oldum çok şükür. </div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-FX6Ss8HfGP4/XNKVNH7chDI/AAAAAAAAD7s/XuDC-5mbplMtLIxRENy99wCU0MWfhGkZQCLcBGAs/s1600/cobanliktan-kralliga-hagi%252CRf_CPR8VtEKpUnwpzwPPfA.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="640" data-original-width="640" height="320" src="https://3.bp.blogspot.com/-FX6Ss8HfGP4/XNKVNH7chDI/AAAAAAAAD7s/XuDC-5mbplMtLIxRENy99wCU0MWfhGkZQCLcBGAs/s320/cobanliktan-kralliga-hagi%252CRf_CPR8VtEKpUnwpzwPPfA.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bazen günümüzde hangi futbolcuyu transfer etsek o büyüklükte bir futbolcu gelmiş olur diye düşünürüm. Hagi, Steau macerasının ardından Real ve Barça gibi üst düzey kulüplerde oynama fırsatı bulabilmiş bir yıldız. Bugün kariyer bakımından Sneijder, Drogba gibi yıldızlarla karşılaştırılabilir. Geldiği yıldan itibaren takıma verdiği katkı ise sanıyorum Türkiye'de sadece Alex ile kıyaslanabilir. Alex'in de çok özel bir futbolcu olduğu da ortadaydı ama Hagi Galatasaray'ın bir Avrupa Kupası sahibi olmasına büyük katkı koyarak diğer yıldızlardan ayırdı kendisini.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Topla adeta dans ediyor, topa hükmetmeyi bir oyuna çeviriyordu. Mesafe gözetmeksizin topu kaleye nişanlayabiliyor maçın hiç ummadığınız bir anında skoru Galatasaray'ın lehine çevirebiliyordu. Sahada tamamiyle özgür bir Hagi vardı. O saha içinde Galatasaray'ın beyniydi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yıllar geçti, gözlerim hep öyle bir yetenek aradı Galatasaray kadrosunda. Felipe,Carrusca, Kewell, hiçbiri yerini doldurmaya yetmedi. Bir ara 10 numaralı forma müzeye kaldırıldı sonra yeni Hagi'ler yetişsin diye karardan dönüldü. Sahadaki hırçın yanları zaman zaman benim haz etmediğim noktalara ulaşmıştır Hagi'nin. Conte'nin ayağını kırması, hakeme tükürmesi affedilir cinsten şeyler değildi. Başkalarında değil de Hagi'de affettim bunları. Futbol sanatının en büyük icracılarından biriydi çünkü o, yaptıklarını sanatçı kaprisi diye saydım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-29560827843191939752016-01-11T04:58:00.000-08:002016-01-11T04:58:29.068-08:00UMUT BULUT SEN ALKIŞI UNUT<div style="text-align: justify;">
Umut Bulut, Karşıyaka maçında golü kaçırınca "bunu 70'lik ninem bile atardı be" geyikleri yapıldı. Haksız sayılmazlardı 1. lig seviyesindeki herhangi bir profesyonel futbolcu için böylesine bir pozisyonu gole çevirememek gerçek bir yıkım olmalı. Umut Bulut, 5- 6 sezon önce ligin en parlak santraforlarından biri olarak gösteriliyordu. Hatta Ankaragücü dönemlerinde Hakan Şükür'ün tahtına adaydı. Trabzonspor ve kısa Avrupa macerasının sonunda Galatasaray deneyimi de başarısız geçti diyemeyiz. Adam etik kurallar çerçevesinde tam tekmil bir sporcu gibi formasını terletti. Bir günden bir güne kendini yere attığını, oyundan alınırken gider yaptığını görmedik.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-WYXlTFv-eGY/VpOm7l0MpGI/AAAAAAAADOs/Magh632if9g/s1600/umut_bulut_by_barkut-d5rywmu.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="183" src="http://2.bp.blogspot.com/-WYXlTFv-eGY/VpOm7l0MpGI/AAAAAAAADOs/Magh632if9g/s320/umut_bulut_by_barkut-d5rywmu.png" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Geçen günkü maçtan çok çok önce formsuzluğu başlamış bir forvet için kale ile karşı karşıya kalınan her pozisyon bir yıkım riskidir. Zaten uzun süredir gol bulamayan forvetler için en büyük baskı ortamı böylesi dönemlerin sonunda ortaya çıkar. Hakan Şükür'ün uzun süreli gol oruçlarını hatırlayanlar ne demek istediğimi iyi bilirler. Umut ile Hakan arasında pek tabii çok büyük farklar vardı, Şükür gerçek bir gol makinesiydi, Umut'tan topu ağlara gönderme becerisi anlamında çok daha iyiydi. Buna rağmen Umut'un da sahip olduğu melekeler olduğunu kabul etmeli. Galatasaray SK'de top oynamayı hak etmek o kadar kolay olmuyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu büyük fiyaskonun ardından tribünler yine kolay olanı yaptılar. Bu güzel adamı yuhaladılar. Ben yok bu bir birikimin sonucu, yok ama o da hak etti gibi zırvaları kabul etmiyorum. Yuhalamak, Umut dışarı diye bağırmak için yapılan aksiyon boş kaleye golü kaçırmak olamaz, olmamalı. Bu ne riyakarlıktır! Hem o armaya laf ettirmeyeceksin hem arma sahibi futbolcunu gol kaçırıyor diye dışarı davet edeceksin. Taraftarın görevi bu mudur ? İlkçağda kollezyumlarda köleleri yuhalayan, öldürülmeleri için tempo tutan seyirci kitlesinden ne farkları vardır ? Sözlerimi "onlar da milyon dolarlar alıyor, boş kaleye de bir zahmet atıversinler golleri" karşılığı ile gelecek kimselerle asla tartışamayacağımızı keza heybemde endüstriyel futbol savunucularıyla aşık atabilecek argümanlar taşımıyorum.</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-72692651666173105452015-12-22T00:53:00.001-08:002015-12-22T00:53:12.411-08:00TÜRK FUTBOLUNUN TÜMÖRÜ: MAGANDILIĞI MARİFET SAYMAK<br />
<div style="text-align: justify;">
Evet, tamam doğru lise yıllarımda yüze tüküren Filipescu'yu da zaman zaman hırçınlığın tadını kaçırıp boğaza sarılan Hagi'yi de hem hormonların hem de empoze edilen fanatizmin etkisiyle çocukça savundum. Ama bunlar lise yıllarıydı, yaş 15-16 idi. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Ülkede futbola bakış tıpkı bu yaşlarını yaşayan bir çocuğunkine eş olunca çıkan gür ses olgunluğunu yaşayan bir adamınki gibi yıkıcı, incitici bir o kadar da irrite edici oluyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Burada defalarca yazdım sanırım. Melo ve benzeri futbolcuların dışlanması bir sezonun sonunda gönderilmesi gerektiğini. Kulüpler ve yöneticiler pragmatizmin doruğundalar amenna. Yahu taraftarın büyük bölümü hâlâ liseli mi ?</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-_-EV88SEo-4/Vnj6aAqsrjI/AAAAAAAADBc/gptUbSjRuPo/s1600/page_melo-emreye-dil-cikardi-sosyal-medya-ayaga-kalkti_122090554.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="160" src="http://1.bp.blogspot.com/-_-EV88SEo-4/Vnj6aAqsrjI/AAAAAAAADBc/gptUbSjRuPo/s320/page_melo-emreye-dil-cikardi-sosyal-medya-ayaga-kalkti_122090554.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Başkan yanıldık, kandırıldık gibi açıklamalar yapıyor. Ah ben Melo'yu göndermeyecektim falana getiriyor. Be adam takım arkadaşını odaya kilitleyip hastanelik eden, her yaz kampı öncesi nazlanıp diğerleri ter dökerken yatış yapan adam, kulübün imajını saha içindeki magandalıklarıyla ayaklar altına alan adam ilk sezonunun sonunda zaten gönderilmemeli miydi ? Buradan kendisine ılımla bakan tüm yönetici ve teknik adamlara selamlarımı gönderiyorum. (Aysal, Terim vb.)</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Hal böyleyken Melo'yu göndermesi üzerinden Hamzaoğlu'na hâlâ laf çakmak lise yıllarını yaşayan ben zavallıya layık olurdu. Şükür ki futbolun farklı noktalarından zevk alabilmeye başladım, yazık ki kendi ülkemin futbolundan ve onu oluşturan tüm unsurlarından tiksinir hale geldim.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Türk futbol dünyasının bu yüz kızartıcı örneği elbette salt Melo değil. Özellikle 90'ların ardından -ki eminim öncesinde saha içinde camialara yakışmayan futbolcular tek tük de olsa vardı- ülke tribünlerinde şiddete ve arma yalakalığına prim verme sendromu arttı. Baba Hakkıların, Metin Oktayların, Lefterlerin beyefendi kimliklerinin yerini popüler kültür ürünü -aslında çoğumuz gibi- değerleri pek de önemsemeyen bireycikler aldı. Bu sosyolojik gerçeği kabullensem de futbol camialarını yöneten sözde büyüklerin ikircikli kararlarını, 100 yıllık kulüplerin kurucu felsefelerini hiçe sayan hareketleri tolere eden yöneticilerini kanım almıyor. İşin kötü tarafı magandalığın sahadan kulüp yönetim binalarının odalarına siyaret ettiği gerçeğini görmek oluyor. </div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-62268071290045975572015-12-14T07:34:00.000-08:002015-12-14T07:34:03.124-08:00O ESKİ HALİNDEN ESER YOK ŞİMDİ: LAZİO<div style="text-align: justify;">
Pek çok Galatasaraylının İtalya'da tuttuğu takım Roma'dır sanıyorum. Renk fetişizmi hepimizi sarıyor. Ben de İtalya'da Roma'ya gönül vermişlerdenim. Salt sarı ve kırmızı değil tabii beni Roma hayranı yapan. Zamanında Montella, Batistuta, Aldair ve tabii ki Totti ve daha pek çok yıldız benim İtalya'nın bu yedi kız kardeşinden birine hayran olmama vesile oldu. Kendimizi bilmeye başlayalı beri Lazio'nun hem Roma şehrinin kötü çocuğu olması hem de taraftarının ırkçı yaklaşımları bizi Roma'ya daha da yaklaştırdı. Galatasaray tarihini 2000 öncesi ve sonrası diye ikiye ayırdığımızda son 15 yılda üçüncü kez karşılaşacağız Lazio'yla. İlki 2001'de 11 Eylül saldırılarının olduğu gün Sami Yen'deki maçtı. Efsane Nesta'lı, Simeone'li, Fiore'li, Mendieta'lı kadrosuyla Sami Yen'de 1-0 yenilgiyi tattırmıştık onlara. Galatasaray o yıl tüm yıldızlarını elden çıkarmış, perişan bir takımken bile ŞL'deki ikinci gruplara kalmayı becermişti.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe width="320" height="266" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/fT9uovriWXI/0.jpg" src="https://www.youtube.com/embed/fT9uovriWXI?feature=player_embedded" frameborder="0" allowfullscreen></iframe></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
O köprülerin altından çok sular aktı geçti. Bugün gelinen noktada Lazio ve İtalya futbolu o yılları, o ihtişamı, o futbolcu kalitesini mumla arıyor. İtalya Ligi İngiltere Premier Lig'ten sonra gelen bir lig iken bugün adı Alman ve Fransız liglerinden sonra anılıyor. Lazio da haliyle bu durumun bir parçası. Ligde 6 galibiyet 1 beraberlik ve 8 mağlubiyetle 13. sırada yer alıyor. Tam bir yıkılmışlık hali. Muhtemelen hoca değiştirme yoluna gidecekler ki adaylardan biri de Hamzaoğlu. Şubat 18'e daha çok var belki ancak Lazio bu görüntüsüyle fena sayılmayacak bir kura oldu. Adına şanına baktığınızda ürkebileceğiniz bir takım Lazio belki ancak neyse ki sahada şan, şöhret oynamıyor. Ben biraz da nostalji yapıp Rapid Wien'i arzulamıştım kaderde Lazio varmış. Galatasaray da iyi bir yıl geçirmiyor bu ortada ancak maç da ortada gibi. Galatasaray'ın kadro kalitesiyle şanssızlık belasına bulaşmadığı takdirde bir üst tura adını yazdırabileceğine inanıyorum. Hadi hayırlısı.</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-9697817877649539732015-12-11T05:26:00.000-08:002015-12-11T05:27:03.597-08:00BEN RAPİD WİEN'İ İSTİYORUM ÇÜNKÜ...<div style="text-align: justify;">
Avrupa'da yoluna devam eden takım sayısı 2. Bir taraftar olarak Galatasaray için Avrupa'da tur aramak, o heyecanı yaşamak keyifli olacak. Hep öyle olmuştur da zaten. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Ne yalan söyleyeyim Şampiyonlar Ligi'nin grup aşamaları bir tabu olmuşçasına beni sıkar. Bunda 90'lı yılların statüsü ile yıllarca son anda liderliği ya da ikinciliği kaçırmanın payı büyük. O dönemleri hatırlayanlar Galatasaray'ın travmatik gruptan çıkamama hikayelerini izleye izleye az kahrolmamışlardır. Benim için Bilbao deplasmanında Fatih Akyel'in hatasıyla alamadığımız bir puanın acı hatırası önemlidir mesela. Hagi'nin Sami Yen'de fizikötesi golüyle Bilbao'yu devirdiği ve grubun son maçında Basklıların öçlerini aldıkları sezondan bahsediyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Benzer bir travmayı Milan ve Chelsea'nin grubunda olup da Milan'ı Sami Yen'de yendiğimiz sezon da yaşamıştık. Yerelde her şey muhteşem gidiyorken Avrupa'da hiçbir şey olmuyordu. 4 yıl üst üste grup aşamalarında çok üzülmüştük. Aynı sona hazırlanırken Milan galibiyeti bizi UEFA Kupası'na taşımıştı da sonrası efsaneyi doğurmuştu. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Şampiyonlar Ligi'nden Uefa'ya her geçiş o dönemi yaşayan Galatasaraylılarda aynı heyecanı yaratır. Bunu en son 2003-2004 sezonunda ŞL'den elenip Villareal'le karşılaşırken de yaşamıştık. O günden bu yana ilk defa ŞL'de üçüncülük alıp yola UEFA'dan devam ediyoruz.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/lzHhCgwHiGQ/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/lzHhCgwHiGQ?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
2000 sonrası UEFA'da en büyük başarımız Atletico Madrid ile oynadığımız 3. tur maçları. Bunun ötesine geçebilmiş değiliz. Yine 2000 sonrasında ŞL'de iki çeyrek finalimiz var. Şu an kadro kalitesi olarak Avrupa Ligi'nde çeyrek final yapabilecek potansiyelimiz olduğuna inanıyorum. İşler yolunda giderse iki tur üst üste geçebileceğimizi düşünüyorum. İlk turda Rapid Wien'i isterim. Onlar bizi iyi tanırlar. UEFA kupası macerası 1999-2000'de onlarla başlamıştı, bakarsınız yine onlarla başlar ve sonuç aynı olur! </div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-44000553440292399672015-12-04T05:48:00.000-08:002015-12-04T05:48:26.330-08:00GALATASARAY'DA ŞAKA GİBİ İŞLER<div style="text-align: justify;">
Galatasaray'da şaka gibi uygulamalar devam edeceğe benziyor. Dün, Hamzaoğlu'nun gidişi, Sneijder'in açıklamalarının medyaya yansıması, Semih'in arkadaşı hakkında atıp tutmaları diyorduk ya bugün de altyapıda yetiştirip A takıma konan gel deyince gelen, git deyince giden futbolculuk kalitesi tartışılsa da bunca yıl kulübün çocuğu olmuş bir zât ile yapılan anlaşma bozulmuş, "senenin sonunda seni postalıyoruz hacı" maddesi sözleşmeye eklenmiş.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Keşke Sabri, bu değişim teklifini reddetseydi yönetim bundan yakınıp "bakın derdi imanı para" mesajını salsaydı ortama. Bari sosyal haklarını korumuş olurdu çocuk. Ama Sabri eskiden olduğu gibi peki diyerek bu talebi de kabul etti ve bir vefasızlığı yeniden ortaya koymuş oldu. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-3q7L80P9B9I/VmGZn9-CyWI/AAAAAAAAC-k/VlPC0gqprfo/s1600/fft81_mf1892049.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-3q7L80P9B9I/VmGZn9-CyWI/AAAAAAAAC-k/VlPC0gqprfo/s400/fft81_mf1892049.jpg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bakın kulüp hem suçlu hem güçlü haliyle hangi açıklamayı yapmış: <em>''Profesyonel futbolcumuz Sabri Sarıoğlu ile şirketimiz arasında 1+1 sezon olarak imzalanan sözleşmenin, oyuncunun sezon içinde belli maç sayısına ulaşması halinde otomatik olarak uzama opsiyonu karşılıklı varılan mutabakat çerçevesinde iptal edilmiştir.</em></div>
<div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<em>Altyapıdan yola çıkan, en zor zamanlarda kaptanlık pazubandını taşıyan ve her şart altında Galatasaray için terinin son damlasına kadar savaşan oyuncumuza, sergilediği Galatasaraylılık duruşundan ötürü teşekkür ederiz.</em></div>
<div>
<em> </em></div>
<div style="text-align: justify;">
<em>Kendisinin geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde da bu forma ve arma için elinden gelenin en iyisini yapacağına olan inancımız tamdır.''</em></div>
<div style="text-align: justify;">
<em></em> </div>
<div style="text-align: justify;">
Neymiş bu sözleşmeyi kabul ederek Galatasaraylılık duruşu sergilemiş. Yazık be! Resmen senenin sonunda gönderme işini garantiye aldık deseniz daha az öfkelenirdim. Kulüp değerlerini yerin dibine sokmak için daha hangi işleri yapacaksınız acaba, merakla bekliyorum ? </div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-167559336155453312015-12-03T03:39:00.000-08:002015-12-03T03:39:30.044-08:00SNEİJDER'İN ÇEVİRİSİ SEMİH KAYA'NIN İŞGÜZÂRLIĞI<div style="text-align: justify;">
Sneijder'in geçen günkü açıklamasının ardından kafamdaki soru işaretleri de kalktı. Atletico maçından sonra çat pat İngilizce'mle dinleyip yorumladığım Sneijder'in Hamzaoğlu'na değil de genel olarak Türk futboluna ve futbol anlayışına salladığını sezmiştim. Tabii konuşmayı çeviren TRT spikeri arkadaş ve sonrasında çeviriyi yorumlayan bütün gazeteciler işlerine geldiği gibi oyuncunun Hamzaoğlu zamanından kalma kinini kustuğunu ilettiler. Her şeyi Türkiye usülü yaşadığımız gibi futbolu da ona göre yorumluyoruz. <br />
<br />
<br />
Bir de Semih Kaya'nın Ntvspor'da yayımlanan programda Grosskreutz'un uyum sıkıntısıyla ilgili söyledikleri var. Açıkçası Semih'in sözleri yenilir yutulur cins değil. Sen aranıza yeni katılan bir arkadaşının uyum süreci için arkadaşına hiç destek olma (acaba iletişim kurabilmek adına yabancı dili var mı sevgili Semih'in) sonra kalk de ki 28-29 yaşındaki bir adam nasıl olur da ailesinden ayrı kalamaz. Bre sevgili hemşerim hiç mi kulüp tarihine dair bilgi sahibi değilsin ? Hakan Şükür'ün Torino'ya gittiği yıllar sanırım bebeydin de hiç mi anlatmadılar dağ gibi adamın 6 ay sonra ülkesine kaçtığını ? Hadi bunları da duymadın diyelim, kulübün bu adamın kafasındaki sıkıntıları unutturacak maç performansını dahi sağlayamamışken sen ne diye boyunu aşan cümleler kurarsın ? Sana mı kaldı destek olmadığınız bir yabancı futbolcunun sıkıntıları üzerinden atıp tutmak espri yapmak. Galatasaray futbol takımının takım olamadığının ispatıdır Semih Kaya'nın sözleri.</div>
<br />gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-70066536895228145212015-12-01T07:03:00.002-08:002015-12-01T07:03:28.669-08:00YOKLUĞUNDA ÇOK KİTAP OKUDUM: MELOGalatasaray'da Melo sonrasında "yokluğunda çok kitap okudum, aradım neredesin nerede" edebiyatı yapılıyor. Melo'nun ayrılışından sonra geldiği günden bu yana hareketlerinden ötürü utanç duyduğum bu spordışı insandan kurtulduğumuz için adeta göbek attım. Benimçin Galatasaray takımını sahada 6-0 yenikken bile çirkefleşmeden görebilmek bir onur, kendine göre bir keyif. Buna katılan da oluyor katılmayan da amenna.<br />
<br />
Gelelim Melo hazretlerinin orta sahamızda bu kadar etkili olup olmadığı meselesine. Çamur olsa da iyi bir defansif orta sahaydı Melo. Top kesiciliği, defansif özelliğinin yanı sıra hücuma olumlu paslarla katkı sunması da onun Galatasaray taktik düzeni içinde vazgeçilmez olmasını sağlamıştı. Geldiği sezondan itibaren istatistikleri aşağıdaki gibi arkadaşın:<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-zUs1OjOezHU/Vl2t_j9ujTI/AAAAAAAAC94/nuoFbN_E6Sc/s1600/11-12.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="87" src="http://4.bp.blogspot.com/-zUs1OjOezHU/Vl2t_j9ujTI/AAAAAAAAC94/nuoFbN_E6Sc/s400/11-12.png" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-3Z_eVXdn_Kw/Vl2tsiMFs3I/AAAAAAAAC9Y/I51gHMw90r0/s1600/12-13.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="92" src="http://3.bp.blogspot.com/-3Z_eVXdn_Kw/Vl2tsiMFs3I/AAAAAAAAC9Y/I51gHMw90r0/s400/12-13.png" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-PpW5pCgmIsA/Vl2tsqa2SuI/AAAAAAAAC9c/s07t5sFKx9M/s1600/13-14.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="107" src="http://3.bp.blogspot.com/-PpW5pCgmIsA/Vl2tsqa2SuI/AAAAAAAAC9c/s07t5sFKx9M/s400/13-14.png" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-WWtG8Q9ZOiQ/Vl2ttPTJV_I/AAAAAAAAC9k/5vzbmxLNxjY/s1600/14-15.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="107" src="http://1.bp.blogspot.com/-WWtG8Q9ZOiQ/Vl2ttPTJV_I/AAAAAAAAC9k/5vzbmxLNxjY/s400/14-15.png" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Görüldüğü üzere geldiği ilk yıl coşmuş Melo (futbol olarak). Yanılmıyorsam kariyer rekoru ile skora katkı yapmış. Geldiği sezonun Fenerbahçe ve diğer takımların sudan çıkmış balığa döndüğü meşhur süreç sonrasına denk geldiğini belirtmekte fayda var. 12-13 ve 13-14 sezonları birbirine benzer istatistiklere sahipken Melo'nun bahsi geçen her kamp döneminde takıma geç katılıp krallar gibi ağırlandığını hatırlatmalı. Bu 3 sezonda adam dövmeden, rakibi ve taraftarı kasıtlı tahrike kadar bir sürü çirkeflik-çamurluk da cabası. Puanlardansa takımın imajı diyenlerdenim evet.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
4. yıldızın geldiği son sezonda Galatasaray kariyerinin en düşük seviyesi gözlenmiş. Sakatlıkla da boğuştuğunu göz ardı etmezsek Melo'nun saha içindeki Galatasaray kariyerinin vasatın üstünde olduğunu söyleyebiliriz. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Peki Melo İnter'de nasıl son hafta itibarıyla</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-dcUSW8L-oCE/Vl2vj-BUxWI/AAAAAAAAC-E/51MPrqRCmQ0/s1600/1.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="211" src="http://2.bp.blogspot.com/-dcUSW8L-oCE/Vl2vj-BUxWI/AAAAAAAAC-E/51MPrqRCmQ0/s400/1.png" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Müdehalelerinde pek de başarılı görünmüyor. Faul yapma oranının fazlalığı ortada. Anlayacağınız defansif özelliklerini sahaya pek yansıtamamış. Buna rağmen pas dağıtabilme oranı neredeyse üst düzey. Bu da İnter'e katma değer sağlamış. Galatasaray'daki ilk sezonuna yakın bir istatistik an itibariyle. (atılan goller hariç) Kart görme potansiyeli herhalde kariyerinin hiçbir evresinde değişmemiştir Melo'nun. Bu da agresif karakteriyle açıklanabilir.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-9YrPdWhTp4I/Vl20rcXDggI/AAAAAAAAC-U/9taoBf26Kcs/s1600/3.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="276" src="http://1.bp.blogspot.com/-9YrPdWhTp4I/Vl20rcXDggI/AAAAAAAAC-U/9taoBf26Kcs/s320/3.png" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Melo, İnter'de fark yaratıyor mu diye soruyorsanız ben henüz takıma büyük katkı sağlamış diyemem. İnter'le sahaya çıktığı maçların tamamında -Fiorentina maçı hariç- takım 2 golün üzerinde yememiş. Bu da orta sahaya direnç kattığının göstergesi ancak bu gol yemeyiş yalnızca Melo katkısıyla da açıklanamaz gibi geliyor bana. </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-69499584562411622762015-11-27T01:49:00.000-08:002015-11-27T01:49:00.916-08:00DENİZLİ'NİN İŞİ ZOR<div style="text-align: justify;">
Denizli'nin işi zor. Bu zorluk Galatasaray'ın kötüye giden halini düzeltmeyle uğraşacak olmasından kaynaklanmıyor. Keza kurt teknik adam başına geçtiği tüm büyük takımlarda başarıyı öyle ya da böyle yaşamış, ne zaman ne yapabileceğini bilen biri. Ancak yanlış bilmiyorsam ilk defa böyle bir ara dönemin ardından Galatasaray gibi büyük bir camianın başına geçti. Ara dönemin nasıl geçtiği önemlidir: Denizli bu dinlenme döneminde her takım gibi Galatasaray'ı ve birçok oyuncuyu televizyon ekranlarında eleştirdi. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Takıma şirin görünmek adına tükürdüğünü yalayacak bir kişilik değil Denizli. Kaybedeceği pek fazla bir şeyinin olmayışı onu rahatlatabilir. Yine de önceden dile getirdiği bazı aksaklıklar-ki bunların menşei hakkında futbolcuları suçladı- oyuncular arasında huzursuzluğa neden olabilir. Pek tabii daha ne kadar huzursuzluk olabilir ki diyebilirsiniz, hak veririm. Ortaya koymaya çalıştığım şey Denizli'nin takıma ilişkin bağı olmayan bir teknik adama göre daha çok zorlanacağı. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Sabri, Umut, Yasin, Jose Rodriquez hocanın sezonun başından bu yana salladığı oyuncular arasındalar. Açıkçası sezon itibariyle sallanmayacak bir performans da sergilemediler. Hocanın kısa zaman içinde ne kadar mesafe kat edeceğini, yorumcuyken yaptığı yorumların ne denli başa kakılacağını zaman içinde göreceğiz. </div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-71453620081228749852015-11-25T23:53:00.001-08:002015-11-25T23:59:15.935-08:00ADAM HAKLI BEYLER, DAĞILIN!<div style="text-align: justify;">
Dünkü maçın ardından Sneijder'in açıklamaları beni hiç şaşırtmadı. Zaten bildiğimiz şeylerin aktarılması oldu. Kimileri riyakar buldu açıklamaları, kimileri dobra bazısı hoca baştayken konuşsaydın ya dedi, kimisi aldığı paraya bakıp yatanlardansın sen de diye ekledi.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-KqXErXaxF5c/Vla6UjJrKrI/AAAAAAAAC8o/m3wU9WDbQf8/s1600/s600_CVGHA.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-KqXErXaxF5c/Vla6UjJrKrI/AAAAAAAAC8o/m3wU9WDbQf8/s400/s600_CVGHA.jpg" width="400" /></a></div>
Sneijder'in taktik yok, çalışma yok sözleri o kadar çok şey yansıtıyor ki. Ülkedeki yerel çalışma gruplarının- hele ki sporda- müsabakaya, çatışmaya odaklı olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Sneijder'in az zaman önce "ayağına top gelen yarım saat düşünüyor" açıklaması da acı gerçeklerimize göz kırpıyordu ya neyse.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Önce" ısınma gereği duymadan hemen maça başlayalım, maçta da hurra kaleye gidelim, hurra geri dönelim" felsefesinin uygulandığı 2. sınıf bir futbol ülkesi olduğumuzu itiraf edelim kendimize. Pek az futbolcunun Avrupa'daki meslektaşları gibi fit, oyuna her daim hazır olmadığı gerçeğini daha dün Arda Turan'ın göbekten kasa evrilişinde görmedik mi, asla unutmayalım? Sneijder, Drogba, Ba, Persie gibi üst düzey topçuların ülkemizde ölüleriyle bile tozu dumana kattıklarına şahit olmuyor muyuz, bir düşünelim? Futbol ülkemizde var olalı beri yediğimiz gollerin yandan gelen ortalardan olduğu gerçeği gözümüze bir toz parçası gibi batmıyor mu, hadi sorgulayalım ? Önceki yıl liginde bidon seçilen bir adamın ülkemizde şov yapa yapa fiziğini konuşturduğunu, sözde takım için ölüp kırmızı kartlarla arkadaşlarını yalnız bıraktığını, orasıyla burasıyla tribünlere oynayarak kalpleri fethettiğini unuttuk mu, hatırlayalım ?</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bu sözlerim "ne taktik becerisi kazandırdı ne kondisyon yükledi iyi oldu def oldu Hamza Hoca'cıları mutlu ettiyse kendileri hemen günde 30 paragraf sorusu çözerek işe başlasınlar. Hamzaoğlu'nun gönderilişindeki yanlışlığı işinin başında yaptığı hiçbir yanlış düzeltemez. Etik meselesinin kötü futbol, beceri eksikliği gibi mazeretleri olamaz.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Yazının başında da dedim ya Sneijder'in söyledikleri hiç de şaşırılacak şeyler değildi. Sanırım pek çoğumuz zaman zaman böyle çıkışlar yapan Avrupalı topçuların eleştirileriyle hiddetlenecek, gerçekleri görmeyi reddedeceğiz. Ben ümidimi yitirmiyorum. İlgilenenlerin sosyo ekonomik durumlarının biraz daha farklı olduğunu kabul ettiğim voleybolda dünya devleri arasında oluşumuzla avunuyorum. Neden diyorum benzer bir organizasyon ve çalışma anlayışı futbolumuzda da gün gelip hakim olmasın. Bekleyelim belki de göreceğiz.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-21426397845824267632015-11-23T06:32:00.003-08:002015-11-23T06:32:49.521-08:00NASIL REZİL BİR SON ?<div style="text-align: justify;">
Galatasaray yönetimi an itibarıyla Mustafa Denizli ile prensipte anlaşmaya vardığını açıkladı. Şimdi sosyal medyada, bloglarda ve pek tabii yazılı ve görsel basında ölenle ölünmez düsturuyla Hamzaoğlu süreci rafa kaldırılacak ve taze haber candır felsefesine yaslanarak Denizli'den beklentiler dile getirilecek.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
İşin kötü yanı Hamzaoğlu'nun gidişine isyan eden herkes-ben de dahil olmak üzere- duruma alışacak yeni sportif başarıların beklentisi içinde olacağız.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Birkaç kelime ile "lanet olsun" böyle bir spor ortamına. Tribünlere milyon dolarların kinini sokanlara, bitmek tükenmek bilmez tüketim çılgınlığına tarihi camiaları dahil edenlere iki kere lanet olsun. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-GcrSkeMyjrM/VlMjQ-UCt-I/AAAAAAAAC7o/IUt0WJcgWFc/s1600/ozbekdenizli600_OB6UA.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-GcrSkeMyjrM/VlMjQ-UCt-I/AAAAAAAAC7o/IUt0WJcgWFc/s400/ozbekdenizli600_OB6UA.jpg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Biz yalnızca kupa değil, altyapısından yetişmiş sporcularıyla kupa isteriz, gerektiğinde toplumsal duruşu ile kupasızlığa da tahammül ederiz diyenler birleşmeliyiz bence. Kaç kişiyiz acaba ? Gerçi bizden takımları şirketlere satılmış, şanlı tarihleri ve duruşları çiğnenmiş AFC Wimbledon ya da FC United gönüllüleri bir iki grup çıkıp takım kuracak da bir kültür de yok ya! Ah ah, bu lanet düzen içerisinde bakalım neler yapacak Mustafa Denizli diyenlerin arasında gizlenmeye devam edebiliriz. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Peki ne yapacak Denizli ?. Denizli kurt bir teknik adam. Ağırlığı olan tabiri caizse Türk futbolunun "papaz"larından. Söz geçirişi Terim'den aşağı kalmaz ha. Öyle Hamzaoğlu'na atar gider yapan Burak'lar, Emre Çolak'lar bir kere daha düşünürler kenara gelirlerken. Kaybedecek bir şeyi olmayan bir teknik adam Denizli. Kendisi de belirtmiş yolun sonunda. Geçen yıl Hamzaoğlu'nun yarattığına benzer bir etki yaratabilir takımın üzerinde. Son on yılda yeni teknik direktörle kalan kısmı tamamlama deneyimini çok yaşadı Galatasaray. Bunun Hagi ya da Mancini gibi hayakırıklığı ile bitenleri de var Hamzaoğlu gibi mutlu sonlananları da. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bakalım , büyük gururların, şahane başarıların fitilini ateşleyen bu İzmir efsanesini nasıl rezil bir son bekliyor ? Tribünlerin def ol git deyişlerine mi, yönetimin fişini çekmesine mi maruz kalacak Denizli ?</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-73019492122790703032015-11-19T02:24:00.002-08:002015-11-19T02:24:28.861-08:00ETİK YİNE KAYBETTİ<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Son yazımı 23 Eylül 2013'te paylaşmışım. İşin ilginç yanı bu son yazı da Galatasaray Spor Kulübü'nün değerlerini yitirmesine ilişkin. Hem de yine bir teknik direktörün görevine son verilmesine dair bir kararla.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Bundan iki yıl önce Fatih Terim'i gönderen yönetim başkaydı. Fatih Terim ile başkan arasında yaşanan ego savaşında Terim'in payına düşen suçları sıralamış, her şeye rağmen kulübün kurucu gücünü oluşturan etiğe ters işlerin ısrarla yapıldığını dile getirmiştim.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-ygY9DNUwzco/Vk2i8Z3a1iI/AAAAAAAAC68/c8bubf8H_9g/s1600/hamza_hamzaoglu_sampiyonluk_hepimize_hayirli_olsun_h50498.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-ygY9DNUwzco/Vk2i8Z3a1iI/AAAAAAAAC68/c8bubf8H_9g/s320/hamza_hamzaoglu_sampiyonluk_hepimize_hayirli_olsun_h50498.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Hamzaoğlu olayının da farklı olduğu kanaatinde değilim. Türk futbolunun 90'lar itibariyle endüstriyel futbolun bir parçası olması, kulüp başkanlarının -Seba, Canaydın gibi istisnalar hariç- geçmişin amatör ruhundan uzak mafyavari kişilikleri bugünkü tablonun en azından bir bölümü açıklayabilir.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Futbol üzerine düşünen, fikrini beyan eden herkese saygım var elbette ancak ben futbola yalnızca ânı düşünerek bakınca keyif alamıyorum. Ânı düşündüğümüzde Hamzaoğlu'nun bu takımda beş dakika durmaması gerekiyor. Ânı düşündüğümüzde hiçbir teknik adam bir aydan fazla kulüplerinin başında duramaz.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Peki ne oldu da geçtiğimiz yıl yine başarısızlık sonunda ligin henüz başında göreve getirilen ardından ligin neredeyse yüzde 75'inde takımın başında olup ülkedeki tüm kupaları kazanan teknik direktörün görevine 3 dakikada son verildi ? Burada verilecek tek yanıt beni tatmin eder. Kulüp hiyerarşisine aykırı hareket.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Buradan teknik direktörün kulüp değerleriyle örtüşmeyecek hareketleri vardı demeye getiriyorum. Ancak böyle bir şey yoksa hiç kimse zamanında futbolcu olarak görev yapmış, ülkenin parlayan teknik direktörleri arasına girmiş, sakin, saygılı kişiliği ile kulübü gönendiren bir adamı senin henüz başında Galatasaray kulübünden sırf egoları zarar görüyor, sırf sosyal medyada tepki alıyor diye gönderemez.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
Takım içerisinde otorite kuramamak, bazı futbolcuların disiplinsiz davranışlarını gerektiği gibi cezalandıramamak durumlarını ve taktik zaaflarını ayrı bir yazıda tartışabileceğimiz Hamzaoğlu, Galatasaray'ı ve Türk futbolunu çoktan beri esareti altına alan endüstriyel futbolun son kurbanı olmuştur. Bu tatminsizliğin ne yazık ki taraftarın da büyük bölümüne yansıdığı kanısındayım. Anlayacağınız, kulübüne 30 yıl hizmet etmiş bir Totti'nin, hocaların hocası diye adlandırılabilecek bir Alex Ferguson'un ülkemiz futbolunda çıkma, kulüplerinin bayrak adamı olma olasılığı artık neredeyse sıfırdır. </div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
İcraatleri ve mevcut sisteme dirençleriyle Altınordu futbol kulübünü bundan ayrı tutuyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
</div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-4646428702513915072013-09-25T12:16:00.002-07:002013-09-25T12:17:52.182-07:00REİSLİĞİ TOP ŞİŞİREREK ALMAK: TERİM KOVULDU !<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Haberi duyduğumda aklımdan
geçen film şeridindeN nedense Real Madrid maçında yapılan harika kareografi,
kareografide yer alan Ali Sami Bey bulunuyordu.
Kulaklarımda Ali Sami Bey’in henüz bir lise öğrencisiyken arkadaşlarını
bir araya getirerek kurduğu lise takımında liderliği nasıl aldığına ilişkin
sözleri yankılanıyordu: <b><i>“Ben reisliği elimizdeki tek topu yağlayıp
şişirmekle almıştım.”</i></b><i><o:p></o:p></i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Sözlerini şöyle
tamamlıyordu babası da Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri yani
Şemsettin Sami olan Ali Sami Bey: <i><span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">“Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten
varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı
alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim.
Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani <b>o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere
payeyi, en çok çalışan kazanırdı</b>. Cevdet de ikinci Reisliği formaları
yıkadığı için almıştı.</span>”</i></span><span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Galatasaraylılık
kültürü ya da terbiyesi adı altında geçtiğimiz gün gerçekleştirilen operasyonu
spor kulübünün kurucusu merhum Ali Sami Yen’in sözlerinden alıntı yaparak
vicdanlarınıza sunuyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Olaya ilişkin
görüşlerimi kafamda toparlamaya çalışırken dahi zorlanıyorum. Keza takımın
efsanelerinden birini ligin beşinci haftası henüz oynanmışken kovan-ne yazık ki bu ifade doğru-
yönetimin –başkanın mı demeli acaba- her şeyiyle karşısında olanlardan değilim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Fatih Terim’in
hocalığını yaptığı futbol takımı 90’lı yıllarda bana hayatımın en heyecanlı en
keyifli anlarını yaşattı. O anları bilinçli bir şekilde yaşayabilecek yaşlarda
olduğuma şükrediyorum. Keza o yılları ve sonrasını hayal meyal yaşamış olsaydım
tahmin ediyorum ki sözlerim bu kararı alan yönetimi sadece lanetlemekten ibaret
olacaktı.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Terim’in Galatasaray ve
Türk futbol tarihinin en önemli teknik adamı olduğunu kabul etmemek mümkün
değil. İyi bir Galatasaray taraftarı olduğu da aşikar. Bunun yanında bir gerçek
var ki Türk sporcusunda hiç sevmediğim yüksek ego ve kabadayılık vasıflarını
kişiliğinde barındıran bir spor adamı Terim. 4 senelik şampiyonluk sürecinde
söylediğim özellikleri çok daha göze batan bir teknik adam vardı saha kenarında.
2. ve 3. dönemlerinde bu özelliklerinin kısmen
törpülendiği, daha olgun bir Terim seyrettiğimiz ise su götürmez bir gerçek.
Buna rağmen yönetimdeki hiyerarşiyi ben belirlerim, üstümdeki yöneticiye dahi
ben karar veririm, saha içinde aleyhime karar verilirse topu da onun suratının
ortasına yapıştırırım, beni kimse tartışamaz diyebilen Terim modelini de bu iki yıl içerisinde dehşet içerisinde
izledik. Bunlar 90’lardan beri iyi bir taktisyen ve fena sayılmayacak bir lider
olan Terim’in hiç haz etmediğim yanlarıydı. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Bütün bunlara rağmen
Terim-karşılaştırma yapmak ne derece doğru bilmiyorum- Liverpool’un Bill Shankly’si,
Manchester United’ın Ferguson’uydu. Anlayacağınız hal ve hareketlerinden
hoşlanın ya da hoşlanmayın bu adam 1905’te birkaç lise öğrencisinin kurduğu
lise takımının kurucusunun <b><span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;">"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir
renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek" </span></b>sözlerini
hayalden gerçeğe dönüştüren kişiydi.<b><span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial;"><o:p></o:p></span></b></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Ali Sami Bey’den beri 33
başkan değiştirmiş Galatasaray. 34.’sü lisenin mezunlarından Ünal Aysal. Dünkü
kararın ardından kovma eylemini Galatasaray kültürüne, Galatasaraylılık
duruşuna bağlamış. Ortada başkana alenen söylenmiş ağza alınmayacak bir söz,
yüz kızartacak bir suç yokken takımın efsanelerinden birine böylesi bir
davranış reva mıdır soruyorum ? Fatih
Terim gibi efsanelerden elimizde onlarca vardı da bizler mi tanımıyoruz
kendilerini ? Her türlü başarısızlık riski, ilerleyen aylarda yaşanacak çatışma
olasılığına karşın Terim’in mayısa kadar görevinin başında kalması
sağlanamaz mıydı ? Kulübün
efsanelerinden daha mı önemlidir şampiyonluklar, kupalar ? Öyleyse çelişmiyor
musunuz sayın başkan? Siz ey Mekteb-i Sultani’nin bütün düsturlarına vakıf
olduğunu düşünen sayın başkan, Florya’da kar mı kürediniz, krampon çivisi mi
onardınız ya da Türk olmayan takımların hepsini alt eden takımın başkanlığını
mı yaptınız da kulübün zor günlerinde gerektiğinde cebinden futbolcuların
parasını ödemiş, dara düşüldüğünde gel denmiş gelmiş, git denmiş gitmiş bir
efsane hakkında böylesine fütursuzca bir karara imza atıyorsunuz ? Bu mudur
Galatasaraylılık duruşu ? Taraftara lise düsturlarıyla gelmeyin ki bilmezler,
anlamazlar pek hoşlanmazlar da. Belki pankarta konu olan Ali Sami Bey ya da
liseyi lise yapan Tevfik Fikret olsaydınız
ligin henüz 5. haftasında yaptığınız bu operasyonu haklı bulabilen bir güruhla
karşı karşıya olurdunuz da değilsiniz sayın başkan, değilsiniz!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www2.sporx.com/img/2013/05/09/fatih-terim-basari-sirlari-takim-calismasi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://www2.sporx.com/img/2013/05/09/fatih-terim-basari-sirlari-takim-calismasi.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Evet, Fatih Terimle 2 yıldır
yönetimsel sıkıntılar olduğu doğruydu ve Fatih Terimle yollar kesinlikle
ayrılmalıydı. Bunun için sadece ve sadece
iki seçenek vardı: Ya 2012-2013 sezonunun sonunda <b>değerli efsanemiz Sayın Fatih
Terim, senin tavırların, yönetime karışma hallerin bize uymuyor emeklerin için
teşekkür ederiz</b> denmeliydi. Ya da madem salt günü kurtarmak amacıyla –ki bunun da neresi Galatasaray
kültürü ile bağdaşır bilmem- <b>bu yıl kendisiyle
devam kararı aldık bir efsaneyi böyle kapı dışarı etmek olmaz arkadaşlar senenin
sonu gelince kendisine teşekkür edelim</b> denmeliydi. </span><span style="background-color: white; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">(Bunlardan biri mutlaka olmalıydı,
dikkat ederseniz Terimle devam edilmeliydi demedim.)</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Sürece ilişkin fikirlerim bu
şekilde. Bundan sonrasını her Galatasaraylı gibi merakla bekliyorum.
Yaşananlara ilişkin de sırası geldikçe fikrimi beyan edeceğim. Dikkat ederseniz
Terim’in milli takımı yönetmesi hakkında tek laf etmedim. Bir ülkede ülkenin
başbakanının halihazırda bir takımın başında olan kişiye <b>geç milli takımın başına</b> denmesiyle
düğmeye basılıyor bu da muhatabı tarafından <b>“ortada bayrak meselesi vardı”</b>
hamaseti ile açıklanıyorsa bunun neresini yorumlayacağım, futbolun neresine
sığdıracağım. Ah Ali Sami Bey ah…<o:p></o:p></span></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-35092038221709997742013-09-23T10:57:00.001-07:002013-09-23T11:21:25.018-07:00TAKIMIMA BAĞLILIĞIMI GÖSTERMEK İSTEDİM (5 MAÇ OYNAMADI)<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: large;">Önce
çuvaldızı bir kendimize batıralım da eminim sağduyulu Beşiktaşlı dostlar dünkü manzara
sonrasında iğne batırılması gereken yerleri ya da anları zaten belirlemişlerdir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: large;">Dünkü
maça dair pek çok şey söylenebilir. Renkleri bir kenara koyun hakemden seyirci
gruplarına, bakanlıktan federasyona öyle çok taraf var ki hakkında laf edilecek.
Ben tabii ki duruma taraftarı olduğum kulübün perspektifinden bakacağım ve
rahatsız olduğum yanlarımızı değerlendireceğim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: large;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: large;">Engin
Baytar ve Burak Yılmaz ile birlikte Galatasaray’da bulunmasından haz etmediğim
üç isimden biri Felipe Melo. İlk sezonda kariyerinin en iyi sezonunu geçirmiş
olsa da bir yanım Melo’nun aşırılıklarından rahatsız oluyordu. Sevinme üslubu
dahi bu hareketler oyuna renk katmanın ötesinde dedirtiyor, hakem ve
oyuncularla girdiği diyaloglar, jest ve
mimikleri bende patlamaya hazır bir bombayı sürekli elimizde taşıdığımız
izlenimini uyandırıyordu. Keza İtalya’daki ve milli takımdaki hallerini
bildiğimden ilk sezonu sakin geçirmesini yadırgamış takip eden sezonda
performans düşüklüğü ile kendisinin hırçın yüzünü bir kez daha görmüş oldum. O
yıl yine bir Beşiktaş maçında sevgili Pittbull’umuz sinirlerine hakim
olamayarak Oğuzhan'a tükürmüş ve 4 maç ceza almıştı malumunuz. O sezon boyunca
Melo’nun takıma katkısı tartışılmıştı, sezon sonunda sözleşme yenilenmesin
diyenlerin sayısı ise bir hayli fazlalaşmıştı. Beklenen olmadı ve Pittbull’la
çok daha uzun süreli bir anlaşma imzalandı. Melo’nun kesici rolünde Galatasaray’a önemli
şeyler kattığı bir gerçek bunu inkar etmiyorum ancak dünkü maçta geçen sezonki
hırçınlığı tekrarlaması hakkındaki olumsuz düşüncelerimi pekiştirdi, bunu da
saklayamam. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://www.sondakika.com/haber-foto/176/melo-besiktas-tribunlerini-cildirtti-5093176_2117_400.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-size: large;"><img border="0" height="205" src="http://www.sondakika.com/haber-foto/176/melo-besiktas-tribunlerini-cildirtti-5093176_2117_400.jpg" width="400" /></span></a></div>
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif";"><br /></span>
<span style="font-family: "Times New Roman","serif";">Taraftarın
sevgilisi (!) maçın ardından açıklama yapmış, duymuş ya da okumuşsunuzdur. “Yaptığım
hareket oyun kuralları içerisinde normaldi, bence kırmızı kartlık değildi ama
hakemin kararına saygı duyarım.” </span><span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; line-height: 115%;">"Beşiktaş taraftarının sahaya girmesinin bana bağlanmasını
anlamıyorum. Olaylar zaten daha önce başlamıştı. Beşiktaş taraftarına saygım
sonsuz. Onlara karşı yapılmış bir hareketim yok. Formayı, Beşiktaş taraftarı
için değil; Galatasaray taraftarına bağlılığımı ispatlamak için gösterdim."<o:p></o:p></span></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: large; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: large; line-height: 115%;">Bu mudur yani takıma bağlılık en az 5 maç takımı yalnız bırakmak mı ? Eh be Melo çok kişiyi kandırabiliyorsun da, karşında üstad Hagi’nin
muhteşem performansını izleyebilmiş her şeye rağmen hırçınlıklarını eleştirme
şerefine nail olmuş -ki performansın efsanenin onda biri etmez- biri duruyor. Kahretsin ki geçer akçe o günlerdeki gibi
bugün de değişmedi sevgili Melo. Sezon başındaki kamplarda yatacak ya da o
kamplara hiç gelmeyeceksin, sezon boyu etliye sütlüye karışmayacak, hırçın,
hırslı taklidi yapacaksın, maçlarda her türlü centilmenlik dışı hareket
sergileyecek takımını onlarca maç yalnız bırakacaksın. Tabii sahayı terk
ederken armayı öpecek, maç sonrası twitterdan fanatikleri coşturacak
açıklamalar yapacaksın. Bu sırada takımın en çok kazanan oyuncularından biri
olacaksın. Hala geçer akçe böyle bir futbolcu profili sergilemek, anlamışsın be
Melo. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: large; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; background-position: initial initial; background-repeat: initial initial; font-family: 'Times New Roman', serif; font-size: large; line-height: 115%;">Tabii sadece futbolcuya yüklenmek olmaz, Galatasaray kulübü
Melo’ya en ağır cezayı layık görmedikçe, bu tarz hareketlerin tekrarlanması
kaçınılmaz olacaktır. İlla 11 maçlık bir ceza alması mı bekleniyor, bakın Engin
Baytar’a kuzu gibi maşallah değil mi? Kulüplerimiz takımlara böylesine zarar
veren futbolcuların-çoğu zaman yabancı futbolcular-arkasında durduğu, utanmadan
onları en kötü davranışta dahi sahiplendiği sürece Türk futbolu benzeri
hareketleri daha çok yaşar, taraftar grupları da saha basmayı kendilerine hak
olarak görür. <o:p></o:p></span></div>
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-8392731360643633342013-09-22T16:12:00.001-07:002013-09-23T11:09:43.377-07:00KEYİFLİ BİR FUTBOL AKŞAMI!<div style="text-align: justify;">
Bu gece oynanan maçla ilgili söyleyecek çok şey var. Her şeyden önce bu blogda hiç bir zaman sadece futbol yazmayacağımı belirtmek isterim. Ancak keşke sadece yazılacak taktiksel şeyler olsaydı ve ben de böylece klavye karşısına hiç geçmeseydim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Futbolumuzun içindeki Gargamel'lerin fazlalığından söz ettiğim yazıda futbolun dışından da söz etmiştim ama bu denli kin ve öfkenin hayatımızın her alanına ve azalmış olan seyir zevkimize tecavüz edeceğini de hesaba katmamıştım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hangi maç olduğu malum olan karşılaşmanın son bölümünde yaşananlara geçmeden önce hiç bir küfür olmayan tezahüratlarda yayının sesini kısan yayıncı kuruluşun, işine gelmediğinde nasıl da spikerlerinin sesini kısıp gerekli! görüntüleri en güzel açılardan yayınladığını hatırlatmamda fayda olduğunu düşünüyorum.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-7misMye-ZXY/Uj95rfFjmXI/AAAAAAAAADw/JXNEJmoIcHw/s1600/220920132230429875126.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="http://4.bp.blogspot.com/-7misMye-ZXY/Uj95rfFjmXI/AAAAAAAAADw/JXNEJmoIcHw/s320/220920132230429875126.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Günlerden pazar. Yakın arkadaşlarımla hafta boyu yaptığımız tüm atışmalar sonrası evimizde en keyifli ortamımızı kurup, formalarımızı giydikten sonra ekranın karşısına geçiyoruz. Herkes çok keyifli,hafta içinde yaşanmış olan tüm stres herkesin 90 dk uzağında, tek bir ortak kanı var,güzel bir akşam geçirmek. Gerekli hazırlıklar yapılmış durumda, gol olursa kim nasıl sevineceğini,karşı tarafla nasıl dalga geçeceğini bile planlamış,bir şeyi unutmuş tabi,"karşı taraf" bizim anladığımız türden değilmiş,meğerse karşımıza aldıklarımız futbolu 90 dk bile olsa sahada bırakmamaya and içenlermiş.</div>
<div style="text-align: justify;">
Maç başlıyor, hiçbirimiz maça ilk kez 4 savcı getirildiğini, sonradan olma taraftar gruplarının maç öncesi sosyal medyada verdiği ince mesajları bilmiyor, keyifle sahaya odaklanıyoruz. (Tribünde rakip takım taraftarının olmaması,34.dakikada atılan küfürsüz sloganların sesinin kesilmesi bile bu keyfi azaltmaya yetmiyor) Gol oluyor seviniyoruz,planlanan dalgalar geçiliyor,kahkahalar ard arda geliyor,tekrar goller geliyor, arkadaşlarımız intikamını güzelce alıyor ama kahkahalar kesilmiyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
Ne oluyorsa 90+'dan sonra oluyor,mimiklerimiz değişiyor, birbirimize bakıyoruz,sonra sandalyeler elinde taraftarları sahada görüyoruz,polisi görüyoruz,spikerler susuyor,biz konuşuyoruz,ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz,iyi ki çok saf değiliz ve anlıyoruz çünkü tekbir sesleriyle sahaya girenler, bu çağlar öncesi medeniyete yakışan insanlar bizim gibi değiller biliyoruz.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hepimizin aklına aynı şey geliyor,bu "Çarşı" dediğimiz, o çok duyarlı olduğunu bildiğimiz, maç öncesi bir kanser hastası çocuğa destek isteyen pankartı asan grup olamaz,(olmadığını resmi açıklamayla da teyit ediyoruz) peki kim bunlar?</div>
<div style="text-align: justify;">
Bunlar dün sokakta, bugün tribünde, yarın başka bir yerde karşımızda olacak,vicdan ve insanlıktan yoksun, demokrasiyle sindiremediğini başka yollarla alt etmeye çalışan bir grup zavallı anlıyoruz.Peki ne istediniz bu güzel oyunun az kalmış güzel anlarından? Ne istediniz arkadaşların bir araya gelip de memleketi kurtarmak zorunda kalmadığı sınırlı toplanmalarından? Yetmedi mi her yerde karşımıza çıkmanız?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Maç bitiriliyor, 2 ayrı formalı arkadaş olarak birbirimize bakıp "saat 10 olmadan bakkala gidelim bari" diyoruz.</div>
alkım ateşhttp://www.blogger.com/profile/11229544860919135452noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8528604654756931247.post-53211665431717620132013-09-22T13:19:00.002-07:002013-09-22T13:21:51.972-07:00FUTBOL ÖLÜ MAÇ TATİL<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Geçmişte , Franco ve Salazar gibi
diktatörlerin halkın bilincini uyuşturmada Fado (Müzik), Fiesta (Eğlence) ile
en önemli yöntemlerden biri saydıkları Futbol bugün toplumsal bazı mesajların
canlı tutulması adına kullanılabiliyor ki sanırım Franco ve Salazar futbolun
böylesine birleştirici bir yanının olabileceğini tahmin edememişlerdi.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Maç bitiminde göz attığım hiçbir
blogda, facebook ve twitter iletisinde haklı olarak maçın taktiksel analizi ile
ilgili bir yorum görmedim. Maçın sonucundan daha önemli olan bir şey varsa o da
maçın uzatma dakikalarında yaşananlardı.</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Beşiktaşlı pek çok arkadaşım
Çarşı’ya muhalefet amacıyla kurulan (bazıları hükümetçe desteklenen diyor )
1453 Kartalları adı verilen çiçeği burnunda grubun kışkırtma görevini çok güzel
uygulayarak olayları başlatıklarını belirtiyorlar. Arkadaşlarımın
söylediklerinin yanlış olduğunu katiyen söyleyemem. Her şeye rağmen kafamda pek
tabii soru işaretleri var. Futboldan tiksindiğim ise kesin bilgidir, yayalım. (Evdeki Lig TV
aboneliğimi sonlandırmayı ciddi ciddi düşünüyorum)</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://fotocdncube.fanatik.com.tr/news/GaleriHaberKapak/2013/9/22/fft16mm2528472.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Olimpiyat Stadı'ndaki olaylardan kareler" border="0" height="281" src="http://fotocdncube.fanatik.com.tr/news/GaleriHaberKapak/2013/9/22/fft16mm2528472.jpg" width="400" /></a></div>
Son dönemde Galatasaray –
Beşiktaş maçlarında bariz hakem hatalarının Beşiktaş aleyhine daha çok
yapılıyor olması benim de canımı sıkıyor. Hakemler bunu bilerek yapıyor demek
için sağlam fanatik olmak gerekir ama dediğim gibi üst üste
Beşiktaş-Galatasaray rekabetinin gerilimini artıran bu saçma sapan hatalar
insanın canını sıkıyor. Bu geceki maçta
Aydınus taktir haklarını daha çok Galatasaray’dan yana kullanarak ve özellikle Burak’ın eliyle topu önüne almasını
görmeyerek var olan stresi ateş topuna dönüştürdü. Bütün bu hatalara rağmen
(eğer planlı bir provakatif eylem yoksa) tribünlerin sahaya inmesi tek
kelimeyle şımarıklıktır, futbol kültürü yoksunluğudur. Maç içinde verilen hiçbir karar taraftarın
sahaya inmesine, birilerine ya da demirbaşlara zarar vermesine sebep olamaz. (TTarena’da
yapılan ya da yapılabilecek saçmalıklar için de aynılarını düşündüğümü ve
düşüneceğimi belirtme gereği duymak bile üzücü) Bu konu özelinde aksini düşünen
hiçbir kimseyle yine maç özelinde ortak bir noktada buluşabileceğimizi
sanmıyorum. (Futboldan soğumama neden olan tek şeyin Beşiktaş taraftarının sahaya inmesi ve yaşanan olaylar olduğu düşünülmesin içinde Galatasaray camiasının da olduğu o kadar çok sebep var ki o da başka bir yazının konusu olsun)</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
Türkiye’de pek çok şeyden nefret
etmek için bir sürü sebebimiz vardı ama futboldan nefret etmek için biraz daha uğraşmaları
gerekiyordu. Gerçekten ne tadı ne tuzu kaldı Türk futbolunun, maç seyretmenin.
Henüz beşinci haftada yaşanan olaylara bir bakın. Zihniyetin stadyum ya da renk ayırt etmeksizin
benzer olduğu ülkemizde lanet olsun futbolunuza da oyununuza da demek için
artık pek çok neden var. Lanet olsun! </div>
gillerprensihttp://www.blogger.com/profile/08351553934719297431noreply@blogger.com0