25 Ağustos 2011 Perşembe

ÇAKMA CM LİGİ GİBİ

süreci kısaca değerlendireyim.

bir futbolsever olarak gelinen durumdan gerçekten üzüntü duyuyorum. ağzından salyalar saçarak beter ol beter zavallı fener nidalarıyla ortalıkta dolaşan galatasaraylılardan değilim.

halihazırda kalitesizliğin dibine vurmuş ligimizin tek keyif kaynağı olan gs-fener derbilerinin önemini her aklı selim futbolsever kadar biliyorum. beşiktaş ya da trabzonspor'un yoklukları bir nebze olsa da doldurulabilir ligimizde ancak dünyaya açıldığımız gs ve fenerbahçenin boşlukları pek dolmaz gibi geliyor.

fenerbahçe'yi bu duruma düşüren kurum ne ise TFF, FB yönetimi, Savcılık, onları lanetliyorum. bu durumda en suçsuz kesim olan taraftarın acısını anlayabiliyorum.

uefa'nın son kararını açıkçası taraflı buldum. bunu kimse inkar edemez. milan ve porto örnekleri önümüzde dururken bu taraflı baskıya kimse haklı diyemez. fenerbahçe kulübünü CL'ne almamak gibi bir durum milan ve porto'nun aynı muameleyi gördüğü bir CL için geçerli olabilirdi ancak. bu anlamda uefa'nın haçlı zihniyetiyle hareket ettiği görüşündeyim.

fenerbahçe yönetiminin çelişkili açıklamalarına yorum yapmayacağım. bir travma süreci yaşıyorlar ve kimi zaman TFFyi öven kimi zaman TFF'yi yerin dibine batıran açıklamalar yapıyorlar.

9 eylül'de başlayacak lig bana bütün baba futbolcuları editör kısmıyla takımıma doldurduğum CM oyunundaki içime sinmeyişi hatırlatıyor. bunun fenerbahçe ile alakası yok bunun topyekün ligle alakası var. çamurlar, çirkefler içinde kalmış bir futbol dünyasının çocuklarıyız ne yazık ki biz:(

16 Ağustos 2011 Salı

BAYTAR'IN ELİNE Mİ KALDIK

transfer haberleri üst üste geliyor. eboue ve bonusu keita taraftarı memnun eden ama futboldan anlayanların kafasını karıştıran transferler oldular. keza galatasaray'da hakiki bir sol açığın olmayışı transferlerin ve halihazırdakilerin sağ kanat menşeili oluşları birçok galatasaraylıyı düşündürmüş gibi.

keita'nın geçen yılın başında gidişine anlam verememiştim. paranın kokusu çekmişti kendisini ancak henüz katarlara gidecek yaşta değildi kendisi. buna rağmen fizik kondisyon olarak ne haldedir merak içindeyim. iki yıl evvel izlediğimiz kara tren hala aynı hızına ulaşabiliyor mu acaba.

sol kanatta ciddi bir boşluğun olduğu doğru ancak ben keita'nın ters ayakla solda iş yapabileceğine inanıyorum. bunu arda, hasan şaş zamanında yapmıştı. zaten makbulü de bu değil midir?

benim canımı sıkan asıl transfer haberi, engin baytar oldu. dünyanın en dandik futbolcusuna razıyım ancak karakter problemi olan, çirkefleşen futbolculara tahammül edemiyorum. korktuğum başıma geldi, batuhan geliyor dediklerinde irkilmiştim, baytarla canım iyiden iyiye sıkıldı.

15 Ağustos 2011 Pazartesi

ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR

alınan karar yüzünden federasyonu eleştiremiyorum. kendilerince haklı oldukları yanlar var. her şeyden öte işin başına gelir gelmez bu abilerimiz şaşkın ördek gibi kalakaldılar ortada. adeta bir cenderenin içine düştüler.

bugün biz karar veremeyeceğiz kararına vardılar. bu karar aslında bu işlerde henüz yeni yani acemi olduklarının da resmi. belgelerin savcılıktan istenmesi bir anlamda "kardeş, benim acilen karar vermem gerekiyor, sendeki delillerle ben kararımı kesin veririm" mesajını taşıyordu. kamuoyunda böyle bir beklenti oluşturdular ancak sonradan farkına vardılar ki "zanlıları" sorgulamadan bir karar verilemez. bunun nasıl bu kadar geç farkına varıldı anlamıyorum. sanırım pek çok kişinin kafasında böyle bir soru var. burada iki ihtimal var diye düşünüyorum. 1-federasyon gerçekten acemice belgeleri istedi ve durumun farkına varamadı 2-her şeyin farkındaydı ortam yumuşasın diye çalışıyormuş havası verdi.


kararın ne olduğu pek önemli değildi. sonuçta hiç kimseyi memnun edemeyeceklerdi. çıkan kararın beklenen karar olduğunu da başta söylemiştim. bundan sonra iddianamenin hazırlanması ve tabii ki mahkemenin sonuçlanması beklenecek.

fenerbahçe, hemen her deplasmanda şikeye ilişkin pankart ve tezahüratlarla karşılaşacaktır. bu anlamda futbolcuların moralleri bozulabilir ya da aksine farklı bir motivasyon yaratabilir bu durum camiada. bunu çok yakında göreceğiz ancak şunu söylemeliyim ki pek tadı tuzu kalmadı ülkemizde futbolun....

10 Ağustos 2011 Çarşamba

TARAFTAR TERBİYESİZLİK ETMİŞTİR


evet, özellikle fenerbahçeliydim dedikten sonra sürü psikolojisiyle "vay şerefsiz" demişliğim olsa da bugün yuhalanan şahıs üzerinde milli formayı taşıyan kişiydi.

buradaki amacım hamasi cümleler kurarak vatan millet sakarya anlayışını dile getirmek değil. keza avrupa maçlarında dahi fenerbahçe'nin yenilmesini arzu eden ve yenilgisinden mutlu olan biriyim ancak emre belözoğlu'na koyulacak tepki-ki haklılığı da tartışılır- bir milli maçta olmamalıydı.

milli maçlardaki bu gerizekalıca tavır sadece türk telekom arena'da yaşanmıyor tabii. maçların belli bölümlerinde inönü'de beşiktaş lehine, diğerleri aleyhine şükrü saracoğlun'da yine aynı şekilde tezahüratlar gerçekleşiyor ve biz hala "arda kaptan bizi sattın, gittin" edebiyatı yapabilmeyi kendimize hak sayıyoruz.

hiçbir alanda eğitim sürecimizi tamamlayamamış olmamız bugün bir milli futbolcuyu bir kulüp meselesi yüzünden yuhalatmaya vesile oldu. geçen günkü yazdımda sen karınca ezmez misin ki diye bir başlık atmıştım, ne kadar haklı olduğumu tekrar anlıyorum

9 Ağustos 2011 Salı

SEN KARINCA EZMEZ MİSİN Kİ?


her devir kendi şartları içerisinde değerlendirilmeli. fatih sultan mehmed'in istanbul'u fethini zalimlik saymak ne kadar saçma ise arda'nın galatasaray'dan ayrılışını ihanet saymak o kadar saçma.

futbol, baba hakkıların, metin oktayların, lefterlerin zamanındaki gibi değilse transferlerin de öyle olmasını beklemek ahmaklık. "bizi sevenleri üzmeyelim baba" diyebilen bir futbolcu ararken acaba karınca ezmez şevki miyiz diye sormalıyız kendimize.

taraftar, futbolcu ve kulüplerin büyük bir pazar haline gelen bu futbol piyasasında salt renklere gönül vererek hareket etmelerini beklemek safdillik olmalı. bir asırdır süregelen reklamsızlık ilkesini bozan barcelona gibi tutucu bir camia bile endüstriyel futbolun çarkları arasında ezilmemek adına geleneklerini çiğnemişse kaptanı olduğu takımdan başka bir takıma gitmek isteyen bir futbolcuyu ihanetle suçlamak çok salakça geliyor bana. bu futbolcu sezon hazırlıklarına hocam terimle fikrim değişti dese bile bu saçma. sonuçta kirli bir ortamın kirli insanları onlar. farklı davranmalarını beklemek oldukça safiyane kalıyor.

bence futbola bakışımız duygusal dahi olsa gerçeklerin farkında olmalı ve ne takım içerisindeyken bir futbolcuyu ilahlaştırmalı ne de giderken onu şeytanın ta kendisi ilan etmeli.

geçmişin futbol düzenine ait futbolcu sayısı o kadar az ki. benim aklıma çok az isim geliyor. totti, bülent korkmaz, hakan şükür, hasan şaş, lucarelli vb.

böyle adamlar bulduğumuzda sevinmeli ancak aksi hareketlerde yıkılmamalıyız. bu düzen böyle ayrılıkları gerektiriyor...

3 Ağustos 2011 Çarşamba

FUTBOLA ACIKMAK

minyatürkalemaç'a yazmayı bırakamıyorum. ee ne de olsa ilk göz ağrısı. 2009'da çıktığım bu yolculuk 2 yıldır sürüyor. 2011'de nedense pek yazamadım. sanırım hevesim kırıldı biraz. futbol bloglarında bir hegamonya var. bir grup blogun dışında diğer blogların sivrilmesi, kendinden söz ettirmesi pek kolay iş değil. buna rağmen suya yazı yazmaya devam edeceğim.

şike meselesiyle canımızın bir hayli sıkkın olduğu şu günlerde futbola acıktığımı söylemeliyim. kirinden pasından kurtulmuş bir ligde yeniden futbol heyecanını yaşamayı arzu ediyorum.

illegal yollara başvurarak maç kazandığı ispatlanıp bank asya 1. lige düşerse fener üzüleceğim. evet, bana kalırsa gözlerini kin bürümemiş bütün futbol taraftarları böyle düşünmeli. ilk günlerde şöyle olsun böyle olsun diye ahkam kestiğimi hatırlıyorum ancak bir gerçek yeni yeni dank ediyor. bir galatasaraylı ya da fenerbahçeli için süper ligin yüzde ellisi kendi aralarında yapacakları maçlardır. geriye kalan yüzde ellisi ise şampiyonluk yarışındaki zorunlulukları. bu anlamda galatasaray'ın olmadığı bir lig fenerbahçe'nin yüzde ellisiyle fener'in olmadığı ise galatasaray'ın yüzde ellisiyle oynayacağı, keyiflerin de yarı yarıya olacağı anlamına geliyor. şike ispatlandığında ne yazık ki söylediklerim gerçekleşecek ama gerçekten fenerbahçe'nin olmadığı bir ligin eğlenceli olabileceğini düşünmüyorum.

liglere verilen ara, bilgisayarımın yeni versiyon oyunları kasıyor olması, tatil fırsatı beni CM'ye hem de datası orijinal 2001-2002 versiyonuna götürdü. bu oyun fanatikleri için hiçbir zaman heyecanını yitirmeyecek cinsten biliyorsunuz. eski futbolcuları görünce maziye döndüğüm oyunda biraz şanslıyım tabii. mesela 22 yaşındaki forlan'ın büyük yetenek olduğunun farkındayım. kaka deseniz henüz 19 yaşında ve büyük potansiyele sahip. kalström, mutu bunların büyük futbolcu olacaklarını bildiğimden biraz avantajlıyım tabii. dikkatimi rooney çekiyor. bu adam 2002'de hiçbir işe yaramaz bir futbolcu olarak gösteriliyor everton'da. onu nasıl es geçmişler anlam veremedim. keza saviola'nın gerektiğinden fazla iyi olduğunu söyleyebilirim. drogba deseniz o da rooney gibi. pek bir şey beklenmiyormuş bu büyük yıldızlardan belli ki.

bir yazı daha biterken minyatürkalemaç'a daha çok yazmayı umuyorum. kalın sağlıcakla...