25 Eylül 2013 Çarşamba

REİSLİĞİ TOP ŞİŞİREREK ALMAK: TERİM KOVULDU !

Haberi duyduğumda aklımdan geçen film şeridindeN nedense Real Madrid maçında yapılan harika kareografi, kareografide yer alan Ali Sami Bey bulunuyordu.  Kulaklarımda Ali Sami Bey’in henüz bir lise öğrencisiyken arkadaşlarını bir araya getirerek kurduğu lise takımında liderliği nasıl aldığına ilişkin sözleri yankılanıyordu: “Ben reisliği elimizdeki tek topu yağlayıp şişirmekle almıştım.”
Sözlerini şöyle tamamlıyordu babası da Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri yani Şemsettin Sami olan Ali Sami Bey: “Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları yıkadığı için almıştı.

Galatasaraylılık kültürü ya da terbiyesi adı altında geçtiğimiz gün gerçekleştirilen operasyonu spor kulübünün kurucusu merhum Ali Sami Yen’in sözlerinden alıntı yaparak vicdanlarınıza sunuyorum.
Olaya ilişkin görüşlerimi kafamda toparlamaya çalışırken dahi zorlanıyorum. Keza takımın efsanelerinden birini ligin beşinci haftası henüz  oynanmışken kovan-ne yazık ki bu ifade doğru- yönetimin –başkanın mı demeli acaba- her şeyiyle karşısında olanlardan değilim.

Fatih Terim’in hocalığını yaptığı futbol takımı 90’lı yıllarda bana hayatımın en heyecanlı en keyifli anlarını yaşattı. O anları bilinçli bir şekilde yaşayabilecek yaşlarda olduğuma şükrediyorum. Keza o yılları ve sonrasını hayal meyal yaşamış olsaydım tahmin ediyorum ki sözlerim bu kararı alan yönetimi sadece lanetlemekten ibaret olacaktı.

Terim’in Galatasaray ve Türk futbol tarihinin en önemli teknik adamı olduğunu kabul etmemek mümkün değil. İyi bir Galatasaray taraftarı olduğu da aşikar. Bunun yanında bir gerçek var ki Türk sporcusunda hiç sevmediğim yüksek ego ve kabadayılık vasıflarını kişiliğinde barındıran bir spor adamı Terim. 4 senelik şampiyonluk sürecinde söylediğim özellikleri çok daha göze batan bir teknik adam vardı saha kenarında.   2. ve 3. dönemlerinde bu özelliklerinin kısmen törpülendiği, daha olgun bir Terim seyrettiğimiz ise su götürmez bir gerçek. Buna rağmen yönetimdeki hiyerarşiyi ben belirlerim, üstümdeki yöneticiye dahi ben karar veririm, saha içinde aleyhime karar verilirse topu da onun suratının ortasına yapıştırırım, beni kimse tartışamaz diyebilen Terim modelini de  bu iki yıl içerisinde dehşet içerisinde izledik. Bunlar 90’lardan beri iyi bir taktisyen ve fena sayılmayacak bir lider olan Terim’in hiç haz etmediğim yanlarıydı.

Bütün bunlara rağmen Terim-karşılaştırma yapmak ne derece doğru bilmiyorum- Liverpool’un Bill Shankly’si, Manchester United’ın Ferguson’uydu. Anlayacağınız hal ve hareketlerinden hoşlanın ya da hoşlanmayın bu adam 1905’te birkaç lise öğrencisinin kurduğu lise takımının kurucusunun "Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek" sözlerini hayalden gerçeğe dönüştüren kişiydi.

Ali Sami Bey’den beri 33 başkan değiştirmiş Galatasaray. 34.’sü lisenin mezunlarından Ünal Aysal. Dünkü kararın ardından kovma eylemini Galatasaray kültürüne, Galatasaraylılık duruşuna bağlamış. Ortada başkana alenen söylenmiş ağza alınmayacak bir söz, yüz kızartacak bir suç yokken takımın efsanelerinden birine böylesi bir davranış reva mıdır soruyorum ?  Fatih Terim gibi efsanelerden elimizde onlarca vardı da bizler mi tanımıyoruz kendilerini ? Her türlü başarısızlık riski, ilerleyen aylarda yaşanacak çatışma olasılığına karşın Terim’in mayısa kadar görevinin başında kalması sağlanamaz  mıydı ? Kulübün efsanelerinden daha mı önemlidir şampiyonluklar, kupalar ? Öyleyse çelişmiyor musunuz sayın başkan? Siz ey Mekteb-i Sultani’nin bütün düsturlarına vakıf olduğunu düşünen sayın başkan, Florya’da kar mı kürediniz, krampon çivisi mi onardınız ya da Türk olmayan takımların hepsini alt eden takımın başkanlığını mı yaptınız da kulübün zor günlerinde gerektiğinde cebinden futbolcuların parasını ödemiş, dara düşüldüğünde gel denmiş gelmiş, git denmiş gitmiş bir efsane hakkında böylesine fütursuzca bir karara imza atıyorsunuz ? Bu mudur Galatasaraylılık duruşu ? Taraftara lise düsturlarıyla gelmeyin ki bilmezler, anlamazlar pek hoşlanmazlar da. Belki pankarta konu olan Ali Sami Bey ya da liseyi lise yapan Tevfik Fikret  olsaydınız ligin henüz 5. haftasında yaptığınız bu operasyonu haklı bulabilen bir güruhla karşı karşıya olurdunuz da değilsiniz sayın başkan, değilsiniz!

Evet, Fatih Terimle 2 yıldır yönetimsel sıkıntılar olduğu doğruydu ve Fatih Terimle yollar kesinlikle ayrılmalıydı.  Bunun için sadece ve sadece iki seçenek vardı: Ya 2012-2013 sezonunun sonunda değerli efsanemiz Sayın Fatih Terim, senin tavırların, yönetime karışma hallerin bize uymuyor emeklerin için teşekkür ederiz denmeliydi. Ya da madem salt günü kurtarmak  amacıyla –ki bunun da neresi Galatasaray kültürü ile bağdaşır bilmem-  bu yıl kendisiyle devam kararı aldık bir efsaneyi böyle kapı dışarı etmek olmaz arkadaşlar senenin sonu gelince kendisine teşekkür edelim  denmeliydi. (Bunlardan biri mutlaka olmalıydı, dikkat ederseniz Terimle devam edilmeliydi demedim.)


Sürece ilişkin fikirlerim bu şekilde. Bundan sonrasını her Galatasaraylı gibi merakla bekliyorum. Yaşananlara ilişkin de sırası geldikçe fikrimi beyan edeceğim. Dikkat ederseniz Terim’in milli takımı yönetmesi hakkında tek laf etmedim. Bir ülkede ülkenin başbakanının halihazırda bir takımın başında olan kişiye  geç milli takımın başına denmesiyle düğmeye basılıyor bu da muhatabı tarafından “ortada bayrak meselesi vardı” hamaseti ile açıklanıyorsa bunun neresini yorumlayacağım, futbolun neresine sığdıracağım.  Ah Ali Sami Bey ah…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder