23 Eylül 2013 Pazartesi

TAKIMIMA BAĞLILIĞIMI GÖSTERMEK İSTEDİM (5 MAÇ OYNAMADI)

Önce çuvaldızı bir kendimize batıralım da eminim sağduyulu Beşiktaşlı dostlar dünkü manzara sonrasında iğne batırılması gereken yerleri ya da anları zaten belirlemişlerdir.

Dünkü maça dair pek çok şey söylenebilir. Renkleri bir kenara koyun hakemden seyirci gruplarına, bakanlıktan federasyona öyle çok taraf var ki hakkında laf edilecek. Ben tabii ki duruma taraftarı olduğum kulübün perspektifinden bakacağım ve rahatsız olduğum yanlarımızı değerlendireceğim.

Engin Baytar ve Burak Yılmaz ile birlikte Galatasaray’da bulunmasından haz etmediğim üç isimden biri Felipe Melo. İlk sezonda kariyerinin en iyi sezonunu geçirmiş olsa da bir yanım Melo’nun aşırılıklarından rahatsız oluyordu. Sevinme üslubu dahi bu hareketler oyuna renk katmanın ötesinde dedirtiyor, hakem ve oyuncularla girdiği diyaloglar,  jest ve mimikleri bende patlamaya hazır bir bombayı sürekli elimizde taşıdığımız izlenimini uyandırıyordu. Keza İtalya’daki ve milli takımdaki hallerini bildiğimden ilk sezonu sakin geçirmesini yadırgamış takip eden sezonda performans düşüklüğü ile kendisinin hırçın yüzünü bir kez daha görmüş oldum. O yıl yine bir Beşiktaş maçında sevgili Pittbull’umuz sinirlerine hakim olamayarak Oğuzhan'a tükürmüş ve 4 maç ceza almıştı malumunuz. O sezon boyunca Melo’nun takıma katkısı tartışılmıştı, sezon sonunda sözleşme yenilenmesin diyenlerin sayısı ise bir hayli fazlalaşmıştı. Beklenen olmadı ve Pittbull’la çok daha uzun süreli bir anlaşma imzalandı.  Melo’nun kesici rolünde Galatasaray’a önemli şeyler kattığı bir gerçek bunu inkar etmiyorum ancak dünkü maçta geçen sezonki hırçınlığı tekrarlaması hakkındaki olumsuz düşüncelerimi pekiştirdi, bunu da saklayamam.

Taraftarın sevgilisi (!) maçın ardından açıklama yapmış, duymuş ya da okumuşsunuzdur. “Yaptığım hareket oyun kuralları içerisinde normaldi, bence kırmızı kartlık değildi ama hakemin kararına saygı duyarım.” "Beşiktaş taraftarının sahaya girmesinin bana bağlanmasını anlamıyorum. Olaylar zaten daha önce başlamıştı. Beşiktaş taraftarına saygım sonsuz. Onlara karşı yapılmış bir hareketim yok. Formayı, Beşiktaş taraftarı için değil; Galatasaray taraftarına bağlılığımı ispatlamak için gösterdim."

Bu mudur yani takıma bağlılık en az 5 maç takımı yalnız bırakmak mı ? Eh be Melo çok kişiyi kandırabiliyorsun da, karşında üstad Hagi’nin muhteşem performansını izleyebilmiş her şeye rağmen hırçınlıklarını eleştirme şerefine nail olmuş -ki performansın efsanenin onda biri etmez- biri duruyor.  Kahretsin ki geçer akçe o günlerdeki gibi bugün de değişmedi sevgili Melo. Sezon başındaki kamplarda yatacak ya da o kamplara hiç gelmeyeceksin, sezon boyu etliye sütlüye karışmayacak, hırçın, hırslı taklidi yapacaksın, maçlarda her türlü centilmenlik dışı hareket sergileyecek takımını onlarca maç yalnız bırakacaksın. Tabii sahayı terk ederken armayı öpecek, maç sonrası twitterdan fanatikleri coşturacak açıklamalar yapacaksın. Bu sırada takımın en çok kazanan oyuncularından biri olacaksın. Hala geçer akçe böyle bir futbolcu profili sergilemek, anlamışsın be Melo.

Tabii sadece futbolcuya yüklenmek olmaz, Galatasaray kulübü Melo’ya en ağır cezayı layık görmedikçe, bu tarz hareketlerin tekrarlanması kaçınılmaz olacaktır. İlla 11 maçlık bir ceza alması mı bekleniyor, bakın Engin Baytar’a kuzu gibi maşallah değil mi? Kulüplerimiz takımlara böylesine zarar veren futbolcuların-çoğu zaman yabancı futbolcular-arkasında durduğu, utanmadan onları en kötü davranışta dahi sahiplendiği sürece Türk futbolu benzeri hareketleri daha çok yaşar, taraftar grupları da saha basmayı kendilerine hak olarak görür.  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder