22 Eylül 2013 Pazar

KEYİFLİ BİR FUTBOL AKŞAMI!

Bu gece oynanan maçla ilgili söyleyecek çok şey var. Her şeyden önce bu blogda hiç bir zaman sadece futbol yazmayacağımı belirtmek isterim. Ancak keşke sadece yazılacak taktiksel şeyler olsaydı ve ben de böylece klavye karşısına hiç geçmeseydim.

Futbolumuzun içindeki Gargamel'lerin fazlalığından söz ettiğim yazıda futbolun dışından da söz etmiştim ama bu denli kin ve öfkenin hayatımızın her alanına ve azalmış olan seyir zevkimize tecavüz edeceğini de hesaba katmamıştım.

Hangi maç olduğu malum olan karşılaşmanın son bölümünde yaşananlara geçmeden önce hiç bir küfür olmayan tezahüratlarda yayının sesini kısan yayıncı kuruluşun, işine gelmediğinde nasıl da spikerlerinin sesini kısıp gerekli! görüntüleri en güzel açılardan yayınladığını hatırlatmamda fayda olduğunu düşünüyorum.
Günlerden pazar. Yakın arkadaşlarımla hafta boyu yaptığımız tüm atışmalar sonrası evimizde en keyifli ortamımızı kurup, formalarımızı giydikten sonra ekranın karşısına geçiyoruz. Herkes çok keyifli,hafta içinde yaşanmış olan tüm stres herkesin 90 dk uzağında, tek bir ortak kanı var,güzel bir akşam geçirmek. Gerekli hazırlıklar yapılmış durumda, gol olursa kim nasıl sevineceğini,karşı tarafla nasıl dalga geçeceğini bile planlamış,bir şeyi unutmuş tabi,"karşı taraf" bizim anladığımız türden değilmiş,meğerse karşımıza aldıklarımız futbolu 90 dk bile olsa sahada bırakmamaya and içenlermiş.
Maç başlıyor, hiçbirimiz maça ilk kez 4 savcı getirildiğini, sonradan olma taraftar gruplarının maç öncesi sosyal medyada verdiği ince mesajları bilmiyor, keyifle sahaya odaklanıyoruz. (Tribünde rakip takım taraftarının olmaması,34.dakikada atılan küfürsüz sloganların sesinin kesilmesi bile bu keyfi azaltmaya yetmiyor) Gol oluyor seviniyoruz,planlanan dalgalar geçiliyor,kahkahalar ard arda geliyor,tekrar goller geliyor, arkadaşlarımız intikamını güzelce alıyor ama kahkahalar kesilmiyor.
Ne oluyorsa 90+'dan sonra oluyor,mimiklerimiz değişiyor, birbirimize bakıyoruz,sonra sandalyeler elinde taraftarları sahada görüyoruz,polisi görüyoruz,spikerler susuyor,biz konuşuyoruz,ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz,iyi ki çok saf değiliz ve anlıyoruz çünkü tekbir sesleriyle sahaya girenler, bu çağlar öncesi medeniyete yakışan insanlar bizim gibi değiller biliyoruz.

Hepimizin aklına aynı şey geliyor,bu "Çarşı" dediğimiz, o çok duyarlı olduğunu bildiğimiz, maç öncesi bir kanser hastası çocuğa destek isteyen pankartı asan grup olamaz,(olmadığını resmi açıklamayla da teyit ediyoruz) peki kim bunlar?
Bunlar dün sokakta, bugün tribünde, yarın başka bir yerde karşımızda olacak,vicdan ve insanlıktan yoksun, demokrasiyle sindiremediğini başka yollarla alt etmeye çalışan bir grup zavallı anlıyoruz.Peki ne istediniz bu güzel oyunun az kalmış güzel anlarından? Ne istediniz arkadaşların bir araya gelip de memleketi kurtarmak zorunda kalmadığı sınırlı toplanmalarından? Yetmedi mi her yerde karşımıza çıkmanız?

Maç bitiriliyor, 2 ayrı formalı arkadaş olarak birbirimize bakıp "saat 10 olmadan bakkala gidelim bari" diyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder