Her şey FM’de Galatasaray dışında
yönetirken beni heyecanlandırabilecek, gerçekte kulüp haberlerini takip ederken
meraklanabileceğim, kulübün taraftarı olmayı içselleştirebileceğim bir Avrupa
kulübü ararken gelişti. Hemen küçümsemeyin hangimizin böyle dertleri yok ki ? J
Türkiye’deki bir takım taraftarı
olmak Müslüman ya da Hristiyan olarak doğmaya benziyor. Çoğu zaman aile içi
dinamikler ya da toplumsal statü tuttuğumuz takımı belirliyor. Sorgulayarak
takım tutma oranının düşük olduğu ortada o anlamda şu yüzden Galatasaray’ı
tutuyorum demem mümkün değil.
Neyse lafı dolandırmayayım. CM
geleneğinden gelen biri olarak İngiltere ve İtalya Liglerinde takımlarla
oynadım. İtalya’da Roma’yı renklerinden dolayı biraz da Lazio’nun ezeli rakibi
olduğu için tercih ettim. Ama sırf renkler ve Lazio’ya rakip olmak takımı
içselleştirmeme yetmedi. İtalya’da kaptan Lucarelli sevdasına bir dönem Livorno’ya
da ilgi duydum ama o da sonrasında sarmadı. Hatta bir ara Atalanta tek takımım
olabilir mi diye bile düşünmüşlüğüm var.
İngiltere’de lise yıllarımda
Kevin Philips sayesinde Sunderland fanı olmuştum ama geçici bir hevesmiş. O
olanaksızlıklar içinde beyaz tişörte kulübün logosunu bastırmıştım. Hey gidi
günler hey! Sonrasında pek çokları gibi
hem işçi kökeni hem şanlı tarihi hem de taraftarlarının büyüklüğüyle Liverpool
aşkı başladı bende. “You will never walk alone” romantizmini yaşamadım değil
anlayacağınız. Hala severim Liverpool’u
ama o kadar yani. Rangers’ı Celtic’e gıcık olduğumdan, Atletico’yu da Real’den
nefret ettiğimden tuttum. Bu ligler sarmayınca PSV mi Ajax mı ikileminde
kaldım. Almanya’ya nedense hiç bulaşmadım ama St Pauli’ye bir sempatim olduğu
doğrudur. Anlayacağınız bu takımlardan hiçbiri ne FM’de oynarken ne de kulübü takip
ederken beni heyecanlandırmıyordu. Bu şekilde günler geçerken “Mayıslar” blogunda
o enteresan yazıyı okudum: ( http://mayislar.blogspot.com/2009/07/yln-macna-dogru.html
) Evet başlangıçta her gün okuduğum ve İngiltere’den haberler veren bir yazı
gibi görünüyordu. Sonrasında blog yazan arkadaşın açıklamalarıyla “Evet, bu
kulüp tam istediğim gibi!” cümlesini kurduğumu hatırlıyorum. Geç oldu ama güç
olmadı.
Araştırmaya başladığımda “Barış
Gerçeker”in oldukça detaylı harika yazısına ulaştım: ( http://www.ntvspor.net/yazar/baris-gerceker/298/kendi-kulubunuz-olsun-ister-misiniz
)
AFC Wimbledon’un hikayesinin
bütün detaylarını merak eden arkadaşlar için burada ahkam kesip tarihçeyi
yeniden yazacak halim yok. Zaten yukarıdaki
iki sitede de bu değerli insanlar durumu güzelce anlatmışlar. Ben biraz AFC
sevgimden ve bunun nedeninden bahsederek yazıyı sonlandırmak isterim.
AFC Wimbledon’un renklerinin bana
uzak olduğu ortada. Ama inanın takımı sahiplenirken bu durum aklımın ucundan
bile geçmedi. Pek çok okur gibi beni de taraftarın “Satılmış kulübü değil
kurulduğundan beri bizim olanı istiyoruz” duruşu etkiledi. Halihazırda iflası
çekmiş bir kulüp için ülkemizde de pek çok köklü kulübün yaptığı isim değiştirip
kurtulma yöntemine taraftarın “Hayır” demesi bununla da yetinmeyip tek aşkları
Wimbledon’ı “AFC Wimbledon” adıyla yeniden kurmaları, bir anlamda profesyonel
ligde oynamaktansa onurluca mahalle maçlarında boy göstermeyi tercih etmeleri
bana “Vay beee” dedirtti. Şimdi gönül rahatlığıyla AFC Wimbledon’u aynı zamanda
sponsorumuz olan FM oyununda alıyor, takımın güncel durumunu takımın
sayfasından güzelce takip ediyorum.
Barış Gerçeker’in yazısının
sonunda belirttiği gibi ülkemizdeki taraftar kültürü ve futbol mentalitesi
böylesine yüce gönüllü bir davranışa hazır değil. Taraftarlar olarak kabul
etmeliyiz ki “başarı ve eğlence bazlı” bir yaklaşımımız var. Tabii antitez
olarak her tür cefaya katlanıp deplasmanlara giden, kulübüne destek olan
taraftarları gösterebilirsiniz ama Gerçeker’in de benim de vurgulamaya
çalıştığımız nokta daha başka.
Her neyse benim gibi kendine
gururla desteklemek istediği bir kulüp bulmaya çalışan varsa biraz daha kötü
durumda olan ama en az AFC kadar onurlu FC United takımını önerebilirim. Kardeş
kulüp bir anlamda United. Man Utd’nin
Amerikan’lara satılmasının ardından muhalif taraftarlarca kurulmuş bir kulüp.
Sitesinde detaylı bilgiye ulaşabilir, takıma destek de olabilirsiniz.( http://www.fc-utd.co.uk/ )Bu takımların
hakikaten “A Fans Club” –taraftar kulübü- olduklarını görerek futboldan bir kere
daha zevk alabilirsiniz. Ha unutmadan “ey Milton Keys’in Dons lakabını asıl
sahiplerinden aşırdığını sanan taraftarları, bu sezon olmasa da bir sonraki
sezon yanınızdayız, bekleyin! J”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder