4 Ağustos 2013 Pazar

2013-2014 SEZONU ÖNCESİ FUTBOL HAKKINDA BAZI MÜLAHAZALAR

Sezon öncesi güzel bir mücadele beklentimin yanında kamuoyunun da tartıştığı bazı konular canımı sıkmıyor değil. Bunlar hakkındaki düşüncelerimi kısaca sıralayayım.

6-0-4 yabancı sınırlaması

Önceki yazılarımda belirttiğim gibi Türk futbolcusunun milli takıma yeterince katkı sağlayamamasının, üst seviyede futbolcu yetişmemesinin asıl sebebi olarak görülen "yabancı futbolcu sayısı", bahsettiğim sorunun yalnızca 3'te 1'lik bölümünü oluşturmaktadır. Asıl sebebin ülkedeki hemen her konuda olduğu gibi işe yönelik eğitimin profesyonel olamayışı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda mevcut sistemle takımlarımız Avrupa kupalarında hazır iyi bir ivme yakalamışken futbol kulüplerini zorda bırakmayacak bir sistem üzerinde uzlaşılmalıdır. Bu anlamda AB üyesi ülkelerin vatandaşlarını yabancı statüsüne koymamak  bu yılki başarılara yardımcı olabilir. (Bu durumu taraftarı olduğum Galatasaray'dan bağımsız düşünüyorum, meşhur menajerlik oyunları CM ve FM'de bile başarısızlığın sebebi yabancı kısıtlamasıyken gerçek hayattaki yansımalarını siz düşünün)

Gündüz maçı meselesi

Gündüz maçlarının sonuna yetişen bir kuşağa mensup olarak gündüz maçlarındaki o romantizmi özlediğimi itiraf etmeliyim. Özellikle kış aylarında defalarca gündüz maçlarına gitmiş biri olarak sabahın erken vakitlerinde maça hazırlanmak, öğle saatlerinde maça gitmek ve gönül rahatıyla eve dönebilmek güzel bir duyguydu. Gece maçları güvenlik açısından sıkıntılar yarabiliyor. Ancak benim böyle romantik isteklerim var diye bu uygulama Türkiye koşullarına uygundur diyemem. Türkiye'de yayıncı kuruluş futbolun her şeyidir. Evet endüstriyel futbolu ülkede ben yaygınlaştırmadığıma göre sermayenin futbolumuzun her şeyi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan tiksinsek de bu durum aynen dediğim gibi. Gündüz maçlarının tv gelirlerini önemli ölçüde düşüreceği bunun da yayıncı kuruluşu zaman içerisinde dara düşüreceği ortada. Bu durum da bizlere gündüz maçlarının ülkemizde şimdilik hayal olduğunu düşündürüyor.

Deplasman yasağı

Bir an evvel bitirilmesi ve normalleşmeye dönmesi gereken bir uygulamadır. Bu sezon Arena'da Fenerbahçe ya da Beşiktaş takımının taraftarlarının sesini duymak istiyorum. Kendi sahanızda yediğiniz bir gol sonrası duyacağınız o cılız sevinç gösterisi futbol heyecanını daha da artırmıyor mu? Güvenlik diye soracaksınız, e onu da bir zahmet bu sektörden trilyonlar kazanan büyükler düşünsün. 

Stadyumlarda siyasal içerikli slogan meselesi

Yıllardan beri belli siyasi durum ve olaylar stadyumlarda kısmen de olsa yer buluyor. Hele son dönemde ırkçılık, dayanışma gibi sosyal meseleler dahi (genellikle Çarşı sayesinde) tribünde dillendiriliyor. Siyasi slogan istemiyoruz diyen irade bugün lig maçları öncesi okunan İstiklal Marşımızın dahi bir siyasi söylemin sonunda gelenek haline geldiğini hatırlamıyor mu? Terör olaylarının duygusallaştırdığı tribünler o günlerde kendi inisiyatifleri ile marşı okumaya başlayınca bu maç öncesi bir zorunluluk haline gelmişti. Bu anlamda siyasi duruş ile tribünleri ayırmak maddenin özüne ters. Ne yapılacak insanların ağzına bant mı yapıştırılacak? Ayrıca tezahüratların içeriği hakkında kim karar verecek? Kusura bakılmasın ama bu durum II.Abdülhamit'in sırf  tahtın kurusun sözünü çağrıştırıyor diye tahta kurusu sözünü yasaklamasına benziyor. Böyle bir uygulama aklında protesto olmayan taraftar gruplarını dahi harekete geçirebilir. Unutulmasın ki yasaklar her zaman tahrik edicidir. Bu otoriter yapı gün geçtikçe kirlenen ellerini bari futbol arenasından çekmeli.


Sezon boyunca oynanacak futbol

Bu sezon nasıl bir futbol oynanacak, takımlar ne yapacak yazmak içimden hiç gelmiyor. Heyecanla ligin başlamasını beklesem de sezon öncesi konuştuğumuz konulara bakınca futbolun yine bir adım geride kalacağı ortada.

Görüşmek üzere


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder