1 Eylül 2009 Salı

Renk ve Kalite Farkı

Belli başlı simgeler vardır farkındalık yaratan. Bir amblem, bir kişi, bir başarı…ve o simgelerdir geçmişte yaşanılanları sinesine alan.

Aslında, bu sayılanları bir bir içine başka bir şey var ki, -- dün oynanan Ankaraspor-Galatasaray göremediğimiz-- herhangi bir anda herhangi bir zamanda yan yana gelişlerinin meyvesinin bir futbol takımı olduğu…

Bu yapılanlar yeniliklere açık olmak mı yoksa pazarlama stratejisinin bir ürünü mü bilemiyorum ama seyir zevkini etkilediği bir gerçek. ve bir de ”benim takımım” hissinin uyanmasına sebep “güzel futbol” oynanmıyorsa vay halinize. nazire yaparcasına rakip takımın da farklı renklere bürünmesi cabası oluyor.

Biraz maçtan söz edecek olursam, tartışılagelmiş bir barcelona oyun sistemi var. sorun galatasaray’ın bu sistemi layıkıyla yerine getirip getirmediği üzerine.ilk yarıda gördük ki sistem için zemin de müsaitti rakip takımın oyun anlayışı da.göbeği iyi kapatan bir annkaraspor vardı. Özellikle elano’nun bölgesi oldukça kalabalıktı. Barcelona’nın yaptığı iş, bu bölgede rahat bir şekilde top dolaştırıp bitirici hamleleri yapabilmekti. Bu maçın genelinde ne yazık ki başarılı bir şekilde uygulanamadı. Elano’nun tam anlamıyla uyum sağlayamamasının üstüne hürriyet’in sıkı markajı da eklenince pasif olunan o bölge tamamıyla rakibe teslim edildi.

Kısaca, tatsız tuzsuz bir maç izledik.

İnsanoğlu işte oyun da kötü olunca farklı arayışlar içine girebiliyor. ya hadi oyun bu kadar kötü de bu formalar niye kötü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder