18 Mart 2012 Pazar

GELENEKSEL KÖY SEYİRLİK OYUNU: FB-GS


Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinin heyecanı hiçbir zaman yok olmayacak. Dikkat ediliyor mu bilmiyorum; ancak Kadıköy'de oynanan derbiler medyayı da gündemi de daha çok meşgul ediyor. Bunu medyanın Fenerbahçe'ye daha yakın oluşuyla açıklayabiliyorum. Bu fikrime karşı çıkışların olabileceği de âşikâr. Yukarıda da belirttiğim gibi Kadıköy'deki derbiler öncesi daha büyük tantanalar kopuyor, gerilim her zamankinden daha fazla oluyor ve nedense arenada kurbanını bekleyen büyük gladyatörün iştahı artırılırcasına bir hava yaratılıyor. Evet yanlış anlaşılmadı, bir provakatif meseleden, bir baskı altına almadan bahsediyorum. Bu söylediklerim ince ince gerçekleştiriliyor her Kadıköy seyahati öncesi.

Yukarıda söylediklerimin oluşması için tek sebep tabii ki medyanın Fenerbahçe'ye yakınlığı değildir. Galatasaray'ın son 20 yılda sportif anlamda ezici bir üstünlük kurması rutini sevmeyen futbol endüstrisi için yeni arayışlara neden oldu. Fenerbahçe'nin marka değeri için yeni arenasına bir şamar oğlanı gerekiyordu ki bunun için en iyi aday Galatasaray'dı. Bileği bükülmez büyük kahramanın dayak yediği, aşağılandığı, küfürlere maruz kaldığı bir yer haline getirildi Kadıköy. Bir tür "Köy Seyirlik Oyun" sergilendi onlarca yıldır. "Onca başarıya imza attınız; ancak bu arenadan çıkış yolunu bulamıyorsunuz işte!!" havası yaratıldı.

Saydıklarımın hiçbirini Galatasaray-Fenerbahçe maçı öncesi görmüyorum, yanılıyor da olsam bunu belirtmeliyim. Galatasaray-Fenerbahçe maçları sırasında da benzer bir havanın TTarena açılmadan önce yaratılamadığını ve Galatasaray taraftarının bu hınçla Ali Sami Yen'i cehenneme çevirme çabalarını ellerine gözlerine bulaştırdığını hatta aynîleştiklerini yani Fenerbahçe'den farksızlaştıklarını da eklemeliyim. Buna rağmen ASY'ni hiçbir zaman ŞS haline getiremediler. TTarena derbiler için bir dönüm noktası olmuştur.

Gelelim düne. Dün benzer bir ortam yaratılmaya çalışıldı. Başarılı olduğunu da söylemeliyim. Kadıköy önceki yıllara nazaran sahaya daha az obje atan bir taraftar grubuna sahipti. Bunda alınan önlemlerin etkisi olmalı. Taraftarın hakkını bir yerde vermek lazım. Fenerbahçe taraftarı oyunu baskı altına almayı, yuhlama ve ıslıklamalarla çok iyi beceriyor. Bu durumu ne İnönü'de ne de TTarena'da görebiliyorsunuz. Maçın ilk 20 dakikada 2-0 oluşu akıllara 6-0'ı getirse de Galatasaray'ın o denli çabuk çözülmeyeceği de ortadaydı. Tribün baskısına rağmen Fenerli futbolcular skoru koruma dürtüsüyle ilk yarının sonunda ve ikinci yarının tamamında pasif kaldılar. Bu da Galatasaray'ın cesaretlenmesine ve dengeyi kurmasına vesile oldu.

Maçın taktik analizini bir yana bırakıyorum. Kadıköy'de ağzından salyalar saçan gözlerini hırs bürümüş, dolduruşa gelmiş taraftar grubu yine sahadaki birkaç Galatasaraylıyı yaralamayı becerdi. Kan akıtan, baş şişiren yabancı cisim olayları yeniden yaşandı; fakat belirtmek lazım ki TTarena atmosferini yaşayan Galatasaray futbolcusu için Kadıköy artık bambaşka bir dünya değil. Bu da Fenerbahçe'nin Kadıköy büyüsünün giderek yok olacağını gösteriyor. Futbolcular benzer bir atmosferde top koşturdukları için Şükrü Saraçoğlu fobisini yeneceklerdir. Sanıyorum medya ve futbol endüstrisi kendisine yeni oyuncaklar aramalı, yeni arayışlar içinde olmalı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder