Maçı izlediğim mahalle kahvesinde bizi buralara muhtaç edenleri öyle içten andım ki kulağımın dibinde böğüren dayı bile içimden geçenleri anlamış olmalı. Maç izlemekten nefret ediyorum bu mekanlar yüzünden. İnsanlar deşarj oluyor ayrı mesele ancak bu sırada ben sinir oluyorum.
Neyse maça döneyim. Galatasaray, kaç haftadır önüne gelen fırsatları elinin tersiyle itiyordu, Sami Yen'de. Bu gece de aynısı olacak sanmıştım ki sonuç öyle olmadı.
Kuddusi Müftüoğlu ve yan hakemler bu gece maçın kontrolünü ellerinden kaçırdılar. Öyle ki Kewell'ın attığı golü ofsayt gerekçesiyle iptal etmeleri pek bir manidardı. Öncesindeki Arda'nın eliyle attığı gol konusunda bir şey diyemeyeceğim.
Galatasaray'ın bu futbolla Atletico önüne çıkacağını düşününce tüylerim diken diken oluyor. Savunmadan topu çıkarabilecek bir futbolcu eksikliği o kadar bariz ki artık. Mehmet Topal bugün neredeyse takımı yakan isim oluyordu. Defanstan topu çıkarırken öyle top kayıpları yaptı ki gol gelmediyse Kahe ve arkadaşlarının beceriksizliğindendir.
Son olarak Elano'nun dramına değinmek istiyorum. Yahu adam saçını başını yoldu. Bir Allah'ın kulu da kanatlardan ilerlerken boştaki Elano'ya pas çıkarmadı. Arda'ya dikkat ettim, Elano kendisini paraladı bir pozisyonda "pas" diye, müsait olmasına rağmen Elano'yu tercih etmedi, Arda. Genel olarak Elano'nun adını çok az duydum bu gece. Eskiden yeteneklerini sorguluyordum bu geceden itibaren arkadaşlarının pas ambargosunu sorguluyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder