8 Mayıs 2019 Çarşamba

DANANIN KUYRUĞU KOPARKEN DE VAR MIYIZ ?

Süper final garabetinin yaşandığı yıl Türkiye Süper Ligi'nden keyif almadığımı hissetmiştim. O ruh halini hala üzerimde taşıdığımı görüyorum. Her şeye rağmen bilinçli bir şekilde 29 yıldır futbol liglerini takip eden bir futbol sever olarak bu sezonu ve son üç haftayı değerlendirmek isterim.

Ligdeki yabancı kuralının değişmesi, kulüplerin iki binlerin başından bu yana uğraştıkları ekonomik dar boğazın tedavi kabul edemeyecek hale gelişi ligin seviyesini birkaç basamak düşürdü. Eskiden son yıllarını ülkemizde geçirmek için gelen A sınıfı futbolcuların transit uçuşla Çin'e ya da Arabistan'a gittiğini görüyor,  B+ veya B sınıfı futbolculara el açmaya devam ediyoruz. Bu durum haliyle kaliteyi de olumsuz yönde etkiliyor. 

Dünya Kupası sonrasında VAR sisteminin gelişini iple çektik. Ligdeki berbat hakem performanslarına olumlu etkisini hemen fark ettik. Bu umut iklimi pek uzun sürmedi. Sağ olsun hakemlerimiz kritik olsun kritik olmasın her pozisyonda VAR'ın şefkatli kollarına sığınmayı seçti. Sistemin yeni olmasından kaynaklanan acemilikleri bir tarafa bırakırsak hakemler sahadaki futbolun  VAR kontrolleri nedeniyle iyiden iyiye yavanlaşmasını umursamadılar. VAR bırakın yan hakemleri, orta hakemlerin bile varlığını sorgulattı. 

VAR'ın saha içi etiğe olumlu katkısı elbette oldu ancak her yeni sistemde olduğu gibi ülke insanı adaptasyon yetisinin ne denli ileride olduğunu hemencecik gösterdi. VAR'ı keyfe keder kullanmalar, VAR'ı işgüzarlığa harcamalar, VAR'ı eyyama meze yapmalar...

Sezon boyunca bir sürü alavere dalavere, bildiriler, büyük kulüp yöneticilerinin fütursuz açıklamaları, önceki yıllarla kıyaslanınca adaletsizliği kanıtlanan kurullar, futbolu ne için kullandığı belli olan kalantor yöneticiler vb. Aslında Türk futbolunun klasikleri bunlar ve Lefter Küçükandonyadis sezonunda da tekrarlanması şaşırtmadı. 

İnsan sahadaki futbolun incelikleri üzerine konuşmak istiyor ancak hafta sonu oynanan Galatasaray, Beşiktaş derbisinin futbolu futbol olmaktan çıkartan hakem hataları dahi insanın çok sevdiği futboldan soğumasına yetiyor. Mesela hızlı koşu ve tek paslarla topu kaleye taşıyan Galatasaray golünü övecekken karşıma birden enteresan kararlarla çileden çıkan Beşiktaşlı futbolcular çıkıyor. Bu tabii ki bu hafta sonu özelinde.

Diğer ligleri takip edenler o liglerde de hakem hatalarının ve hatalara itirazların olduğunu görüyordur. Ancak elit liglerin aksine bizde sahada hakemin adaletine inançsızlık, baskı kuramazsak kazanamayız hissi hem futbolcuların, hem yöneticilerin hem de taraftarın yüzünden akıyor. Bu tabloyu iyiye yormayın hemen. Bunun en büyük sebebi adalet ve etik arzuluyoruz imajı çizerken aslında bunları değil de sadece kazanmayı istiyor oluşumuzdur. Türkiye'de stadyumların ve etkinliklerin insanların aile fertleriyle eğlenceli birkaç saat geçirmenin çok ötesinde patolojik bazı rahatsızlıkları sağaltma çabasına dönüştüğünü, bu yönüyle antik Roma'daki işlevini gördüklerine inanıyorum. Bu da beni ülke futbolundan daha da soğutuyor.

Son üç hafta mı ? Son üç hafta kimin gladyatörleri güçlü ya da yetenekli bunları değil kimin senatörleri lobici ya da muktedir bizlere gösterecek. Son 29 yıldaki gibi...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder