Haberi duyduğumda aklımdan
geçen film şeridindeN nedense Real Madrid maçında yapılan harika kareografi,
kareografide yer alan Ali Sami Bey bulunuyordu.
Kulaklarımda Ali Sami Bey’in henüz bir lise öğrencisiyken arkadaşlarını
bir araya getirerek kurduğu lise takımında liderliği nasıl aldığına ilişkin
sözleri yankılanıyordu: “Ben reisliği elimizdeki tek topu yağlayıp
şişirmekle almıştım.”
Sözlerini şöyle
tamamlıyordu babası da Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri yani
Şemsettin Sami olan Ali Sami Bey: “Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten
varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı
alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim.
Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere
payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları
yıkadığı için almıştı.”
Galatasaraylılık
kültürü ya da terbiyesi adı altında geçtiğimiz gün gerçekleştirilen operasyonu
spor kulübünün kurucusu merhum Ali Sami Yen’in sözlerinden alıntı yaparak
vicdanlarınıza sunuyorum.
Olaya ilişkin
görüşlerimi kafamda toparlamaya çalışırken dahi zorlanıyorum. Keza takımın
efsanelerinden birini ligin beşinci haftası henüz oynanmışken kovan-ne yazık ki bu ifade doğru-
yönetimin –başkanın mı demeli acaba- her şeyiyle karşısında olanlardan değilim.
Fatih Terim’in
hocalığını yaptığı futbol takımı 90’lı yıllarda bana hayatımın en heyecanlı en
keyifli anlarını yaşattı. O anları bilinçli bir şekilde yaşayabilecek yaşlarda
olduğuma şükrediyorum. Keza o yılları ve sonrasını hayal meyal yaşamış olsaydım
tahmin ediyorum ki sözlerim bu kararı alan yönetimi sadece lanetlemekten ibaret
olacaktı.
Terim’in Galatasaray ve
Türk futbol tarihinin en önemli teknik adamı olduğunu kabul etmemek mümkün
değil. İyi bir Galatasaray taraftarı olduğu da aşikar. Bunun yanında bir gerçek
var ki Türk sporcusunda hiç sevmediğim yüksek ego ve kabadayılık vasıflarını
kişiliğinde barındıran bir spor adamı Terim. 4 senelik şampiyonluk sürecinde
söylediğim özellikleri çok daha göze batan bir teknik adam vardı saha kenarında.
2. ve 3. dönemlerinde bu özelliklerinin kısmen
törpülendiği, daha olgun bir Terim seyrettiğimiz ise su götürmez bir gerçek.
Buna rağmen yönetimdeki hiyerarşiyi ben belirlerim, üstümdeki yöneticiye dahi
ben karar veririm, saha içinde aleyhime karar verilirse topu da onun suratının
ortasına yapıştırırım, beni kimse tartışamaz diyebilen Terim modelini de bu iki yıl içerisinde dehşet içerisinde
izledik. Bunlar 90’lardan beri iyi bir taktisyen ve fena sayılmayacak bir lider
olan Terim’in hiç haz etmediğim yanlarıydı.
Bütün bunlara rağmen
Terim-karşılaştırma yapmak ne derece doğru bilmiyorum- Liverpool’un Bill Shankly’si,
Manchester United’ın Ferguson’uydu. Anlayacağınız hal ve hareketlerinden
hoşlanın ya da hoşlanmayın bu adam 1905’te birkaç lise öğrencisinin kurduğu
lise takımının kurucusunun "Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir
renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek" sözlerini
hayalden gerçeğe dönüştüren kişiydi.
Ali Sami Bey’den beri 33
başkan değiştirmiş Galatasaray. 34.’sü lisenin mezunlarından Ünal Aysal. Dünkü
kararın ardından kovma eylemini Galatasaray kültürüne, Galatasaraylılık
duruşuna bağlamış. Ortada başkana alenen söylenmiş ağza alınmayacak bir söz,
yüz kızartacak bir suç yokken takımın efsanelerinden birine böylesi bir
davranış reva mıdır soruyorum ? Fatih
Terim gibi efsanelerden elimizde onlarca vardı da bizler mi tanımıyoruz
kendilerini ? Her türlü başarısızlık riski, ilerleyen aylarda yaşanacak çatışma
olasılığına karşın Terim’in mayısa kadar görevinin başında kalması
sağlanamaz mıydı ? Kulübün
efsanelerinden daha mı önemlidir şampiyonluklar, kupalar ? Öyleyse çelişmiyor
musunuz sayın başkan? Siz ey Mekteb-i Sultani’nin bütün düsturlarına vakıf
olduğunu düşünen sayın başkan, Florya’da kar mı kürediniz, krampon çivisi mi
onardınız ya da Türk olmayan takımların hepsini alt eden takımın başkanlığını
mı yaptınız da kulübün zor günlerinde gerektiğinde cebinden futbolcuların
parasını ödemiş, dara düşüldüğünde gel denmiş gelmiş, git denmiş gitmiş bir
efsane hakkında böylesine fütursuzca bir karara imza atıyorsunuz ? Bu mudur
Galatasaraylılık duruşu ? Taraftara lise düsturlarıyla gelmeyin ki bilmezler,
anlamazlar pek hoşlanmazlar da. Belki pankarta konu olan Ali Sami Bey ya da
liseyi lise yapan Tevfik Fikret olsaydınız
ligin henüz 5. haftasında yaptığınız bu operasyonu haklı bulabilen bir güruhla
karşı karşıya olurdunuz da değilsiniz sayın başkan, değilsiniz!
Evet, Fatih Terimle 2 yıldır
yönetimsel sıkıntılar olduğu doğruydu ve Fatih Terimle yollar kesinlikle
ayrılmalıydı. Bunun için sadece ve sadece
iki seçenek vardı: Ya 2012-2013 sezonunun sonunda değerli efsanemiz Sayın Fatih
Terim, senin tavırların, yönetime karışma hallerin bize uymuyor emeklerin için
teşekkür ederiz denmeliydi. Ya da madem salt günü kurtarmak amacıyla –ki bunun da neresi Galatasaray
kültürü ile bağdaşır bilmem- bu yıl kendisiyle
devam kararı aldık bir efsaneyi böyle kapı dışarı etmek olmaz arkadaşlar senenin
sonu gelince kendisine teşekkür edelim denmeliydi. (Bunlardan biri mutlaka olmalıydı,
dikkat ederseniz Terimle devam edilmeliydi demedim.)
Sürece ilişkin fikirlerim bu
şekilde. Bundan sonrasını her Galatasaraylı gibi merakla bekliyorum.
Yaşananlara ilişkin de sırası geldikçe fikrimi beyan edeceğim. Dikkat ederseniz
Terim’in milli takımı yönetmesi hakkında tek laf etmedim. Bir ülkede ülkenin
başbakanının halihazırda bir takımın başında olan kişiye geç milli takımın başına denmesiyle
düğmeye basılıyor bu da muhatabı tarafından “ortada bayrak meselesi vardı”
hamaseti ile açıklanıyorsa bunun neresini yorumlayacağım, futbolun neresine
sığdıracağım. Ah Ali Sami Bey ah…