31 Ocak 2010 Pazar

"AHMET DURSUN, SEBA GİTSİN"


Bugün Beşiktaş'ın başkanı seçilecek. Kaç sezondur başında bilmiyorum ancak bir Galatasaraylı olarak Yıldırım Demirören'i hiç yakıştıramamıştım Beşiktaş'a. Beşiktaş'ın 2 büyük takım arasında farkını çoğu zaman duruşu ile ortaya koyan bir takım oluşuydu benim bu yadırgayışımın nedeni. Küçücük aklımla dahi Süleyman Seba'nın saygı duyulacak bir başkan olduğunu fark ettiğimi hatırlıyorum. Yani Beşiktaş dendiğinde aklıma üç şey gelirdi o yıllarda: BEKO,BAKO,SEBA. Dolayısıyla böyle önder kişilikli bir adamın ardından başa gelenlerin hiçbiri o koltuğu adamakıllı dolduramadılar. Sadece "Yıldırım Demirören" değil diğerleri de. Ancak Demirören bir nebze daha farklıydı diğerlerinden. Para ile birçok şeyi halletmeyi kararlaştırmış "bazı yöneticilerimizin"(!) kalitesiz bir taklidiydi kendisi. Bir duruş yaratma çabasındaydı ancak verdiği ve gerçekleştiremediği bir sürü sözle taraftarının yüzünü kara çıkardı çoğu zaman , onları üzdü. Taraftarın küfürlü ve her kötü andan sonra hortlayan tepkisini hoş karşılamasam da Demirören iyi bile dayandı diyorum o koltukta. Tepkiler konusunda neden böyle düşünüyorum; çünkü ne yazık ki aynı taraftar takımın onursal başkanı olabilecek sevgiyi kazanmış bir insanı dahi yuhlarla uğurlamıştı. Hiç unutmam "Ahmet Dursun, Seba Gitsin" bağırışlarını. Bu anlamda vefa konusunda sadece Beşiktaş değil diğer takımlarımızın taraftarlarının da törpülenmesi, bir kültürel değişim gerçekleştirmeleri gerekiyor sanırım. Bu Demirören gibi bir başkan için bile böyle...
Geçen yılki hasbelkader şampiyonluğun da Demirören'in başkanlık sürecini etkilediğini düşünüyorum. Murat Aksu'nun ne kadar Seba geleneğine bağlı bir yönetici olduğunu bilmiyorum ancak; umarım o çizgidedir ve başa gelir. Keza futbolumuzda Özhan Canaydın, Süleyman Seba gibi düzgün kişiliklerin eksiklikleri hissediliyor.

28 Ocak 2010 Perşembe

GÜLE GÜLE NONDA


En az Kewell'ın gitmesi kadar üzüldüm. Atletico Madrid maçında Rize'den Özgürcan Özcan'ı çağırırlar da gol attırırlar artık. Geçen sene Meira'yı gönderdiler sağ olsun Kewell geçti stopere bu yıl da tek santraforumuzu gönderdiler, Emre Aşık'ın boyu da fena değil, kafa topları falan, birazcık son vuruşları çalışması gerekecek!

NEREDEN NEREYE FATİH AKYEL


Ah Fatih ah! Nerelerden nerelere. Gerçi ülkemizde hata yapsa da yapmasa da bir futbolcu miyadını doldurdu muydu işi bitiyor. Uefa kupasını kazanan kadrodaki bütün futbolcuların hali bu oldu. Fatih de Almanya 6.lig takımı
KFC Uerdingen'e transfer olmuş. Ne diyelim hayırlı olsun Fatih!


27 Ocak 2010 Çarşamba

LİVIR PİLİT DEĞİL RİVER PLATE!


Bugün NTVSPOR'da Fuat Akdağ ile Rıdvan Dilmen'in programında izledim koptum resmen. Şu Trabzon başkanları gerçekten alem adamlar. Bundan yıllar evvel. "Aldık bir yamyam atmıo anasını satiim" diyerek Kevin Campbel'ı kaçırtmıştı ülkesine hatırlayın M.Ali Yılmaz.

Şimdi de Sadri Şener, yeni transfer Teo hakkında konuşuyor, basın mensuplarıyla. Gayet lakayıt bir konuşma gerçi. Arada çok isteyeni vardı adamın diyor:D Neydi o Arjantin'in meşhur takımı. cevap geliyor gazeteciden. Livır pilit. Değil livır pilit, değil livir pilit:D diyerek düzeltiyor gazeteciyi.:D RİVER PLATE

NONDA GOLLER ONDA!

Eyvallah Kewell'ı her Galatasaraylı gibi ben de çok seviyorum ve gitmesin istiyorum ancak Nonda'yı ne çabuk da unuttuk! Bu adam şu golle bizi şampiyon yapan adam değil miydi? Bu ne vefasızlık. Kewell kalsın Nonda gitsin diyenleri de kınıyorum. Kim nederse desin ben Nonda'yı seviyorum arkadaş!

KORKAK KORKAK KORKAK :D


Tabii dalga geçilecek bir durum olmadığını biliyorum ancak milyon dolarlarla oynayan adamların böyle korkularının olması insana komik geliyor:D Daha önce Bergkamp'ta olduğunu biliyordum bu fobinin. uçak fobisi:D O zamanlar beyefendi Arsenal'in uzak Avrupa deplasmanlarına gitmezdi. Derdim ki ne ..şaklı futbolcu bu yaa. Adam fobim var gitmem diyebiliyor:D Şimdi de Hamburg'lu Guerrero'da varmış bu yusuftan:D Bergkamp kadar ..şaklı olmadığından hemen geri çağırmışlar ülkesinden, 4 denemede de havaalanından dönmüş bizimkisi:D 5.de olacak ben inanıyorum.:D


TARAFTAR MUTLU DEĞİL


Hangi arkadaşıma sorsam, hangi blogu açsam heyecan yerine bir şaşkınlık ve mutsuzluk hali hissediyorum. Bunun sebebi büyük olasılıkla Kewell'ın takımdan gitmesi tabii ki. Gio'nun gelmesi kimsecikleri mutlu etmiş değil!

26 Ocak 2010 Salı

NONDA'NIN PABUCU NEDEN DAMA ATILDI?


Geçenlerde yazmıştım yine yazıyorum. Galatasaray'a şu anda yapılacak yabancı transferi takımın dengelerini alt üst edecektir. Dolayısıyla yararı olacağına inanılan transfer aslında var olan yapıda balyoz etkisi yaratacaktır.

Dos Santos'un transferi kesinleşmiş gibi. İngiliz basını ciddi bir şekilde bunu yazıyor. Anladığım kadarı ile Tottenham yetkilileri ağızlarından kaçırmışlar bu transferi. Neyse ne bu transfer Galatasaray'ın var olan takım içi dengelerini bozacaktır.

Ama bir ihtimal daha var tabii. Yani iyimser yaklaşmak istiyorum. Aslında birçok Galatasaray blogunda, basında Nonda'nın bitmiş gibi gösterilmesine bir anlam veremiyorum. Bu Nonda denen adam ilk sezonunda 11 gol atmış. Sonraki sezonunda 5 golü bulmuş. Bu yıl ise 7 golde. 7 gol az mıdır? El insaf, bu adam daha ne yapsın. Gaziantep maçında iki topa vuramamış da oymuş da buymuş da. Vuruş kabiliyeti, bitiriciliği bu haliyle bile meşhur okçudan kat be kat iyi. Sözün özü Rijkaard Nonda'ya Avrupa yollarında güveniyor olabilir. Dolayısıyla forvet hattının Kewell'dan boşalan kısmı için düşünmüş de olabilir Dos Santos'u. Bu anlamda bu transferin doğru olacağına inanıyor olabilir.

Her şeye rağmen transferin yarardan çok zarar getireceğine inanıyorum ancak Nonda'nın da böyle bir anda bitirilmesi,gözden çıkarılması ağrıma gidiyor açıkçası.

25 Ocak 2010 Pazartesi

MİLANO DERBİSİ


Şu İtalyanlarla benzer yanlarımız o kadar çok ki. Adamlar en az bizim kadar ateşliler. Hele ki derbileri bizimkiler kadar iyi. Roma-Lazio kadar heyecan verici olmasa da İnter-Milan derbisi de keyif veriyor insana. Dünkü maçta da o keyfi alabildim.

Aslında maçı Ronaldinho'dan bir şeyler izleyebilir miyim diye açmıştım ancak umduğumu bulamadım tabii. Diego Milito, CM'de neyse gerçekte de o. Müthiş bir golcü gerçekten ve bunca zaman nerelerdeydi diye insan sormuyor değil.

Laziolu Pandev de alışmış İnter'e. Eto'o nun yokluğunda iyi işler yapıyor.

Sneijder biraz sinirlerine hakim olabilseydi onun da müthiş şutlarını izlemeye devam ederdik diye düşündüm dün gece. İnter yalandan da olsa kendi evinde oynadığı maçı almayı bildi.

Milan, her sene şu Beckham'ı neden alıyor anlamıyorum. Tamam yakışıklı adam da artık eskisi gibi değil ki. Sırf yakışıklılığı için alıyorsa İtalya yakışıklı erkek kaynıyor olmalı.

Milan'daki bir başka mesele ise yaşlı adam fantazisi. 38'lik Favalli'den medet umuyorlar hala.

Neyse dünkü heyecandan sonra darısı bizim derbilerimize diyorum . Böyle stadyumlarda oynanan derbilerin de havası bir başka olur sanırım.

24 Ocak 2010 Pazar

BİZ İZMİRLİLERİN ÇEKTİĞİ ÇİLE


2001-2002 sezonundan bu yana İzmir'de bir maç izleyemiyorum. İzmir'de izlediğim son maç Göztepe-Fenerbahçe maçıydı. O maçta Fenerbahçe, Göztepe'ye 5 atmıştı. Fenerbahçe ile 90 dakika dalga geçtiğimizi hatırlıyorum. "Avrupa'ya gittin bizi rezil ettin...." falan diye. Tabii gençlik ateşi:D

Arada 2002-2003 sezonunda Galatasaray-Ankaragücü maçını izlemiştim Ali Sami Yen'de. Ama ondan sonra adeta tık yok. Nasıl özledim bir maç izlemeyi anlatamam. Git 2.ligde maçları izle diyeceksiniz ama Süper Ligin keyfini vermiyor ki. Uzun süredir herhangi bir takımımız Süper Ligde olmadığından adeta maç diyeti yapıyor İzmirliler. Türkiye Kupası finallerini hatırlayın 2 yıldır. Adeta 65 bin kişilik Atatürk Stadyumu balık istifi doldu. Bazen büyük takımlar cezaları nedeniyle İzmir'de maç yapıyor ya sanki ağzımıza bir parmak bal çalıp gidiyorlar gibi geliyor bana. Bu sene Bucaspor'u ve Altay'ı yakından takip ediyorum. Karşıyaka'yı da tabii. Bu üç takımdan en az birinin bu yıl Süper Lig'e çıkması gerekiyor artık. Bucaspor altyapı olarak Ege'nin belki de en iyi takımıdır. Mali anlamda da iyi duruma gelebilirlerse Süper Lige çıkarlar orada da iyi işler yaparlar.

UĞURLAR OLSUN!



24 Ocak 1993'te aklı henüz bu tip işlere ermeyen bir çocukken dahi Uğur Mumcu için üzüldüğümü hatırlıyorum. Benim yaşımda olanlar çocukluk ya da ilk gençlik dönemlerinde sürekli moral bozucu haberlerle yaşamıştır. 93'teki Sivas katliamı hala gözlerimin önünde, öyle ki o insanlık dışı olayı canlı canlı izletmişlerdi bize.

Uğur Mumcu'nun arabasına binip de bambaşka bir aleme göçtüğü günü de iyi hatırlıyorum. O dönemlerde onun yazılarını okumayacak kadar küçüktüm. Öldürülme nedenini medyanın bize sunduğu kadarıyla hayal edebiliyordum. Daha çok bölücü örgüt yandaşları ile ilgili şüphelerden bahsediliyordu. Zaten o dönem bölücü örgütün popülaritesinin üst düzeyde olduğu yıllardı. Her şeyin arkasında olsalar da olmasalar da varmış gibi gösteriliyorlardı.

Bugün olaya çocuk dünyamdan baktığım gibi bakmıyorum tabii. Üniversite yıllarımda Uğur Mumcu'yu ve onun düşüncelerinin paralelinde düşünen pek çok yazarı okudum. Birçoğunuz gibi fark ettim ki, olaylara bizim gibi bakmayan, olayların iç yüzlerini inceleyip kutsal bilgilere ulaşan, bunları bilerek birçok menfaat odağının yuvasına çomak sokan kim varsa bertaraf edilmiş ülkemde. Hem ülkemde hem de dünyada aslında. Ne yazık ki bu bir kural olmuş çıkmış. Ülkelerinin aydın kişileri illegal yollarla tepelere yerleşmiş kimselerin tavuklarına kış dediğinden bu kişiler hunharca katledilmişler. Bu Orta Çağ'da da böyleymiş 21.yüzyılda da böyle... Bu yüzden kimse bana çağ atladığımız, geliştiğimiz martavallarını okumasın.

23 Ocak 2010 Cumartesi

DEVRE ARASI TRANSFERLERİ


Yahu henüz sezon başında gelenlere alışamadan bir sürü transfer haberi alıyoruz. Bugünlerde en hızlı transfer yapan takım Galatasaray. Son olarak Spurs'lü Dos Santos'u da kadroya katmışız. -Gerçi resmi sitede açıklanmadı ama- Ben Bu transfere karşı olanlardanım. Dos Santos'u Barça'dan hatırlıyorum ve iyi bir futbolcu olduğunu biliyorum ancak onun gelmesiyle başlayacak olan yabancı kontenjanı sıkıntısı futbolcunun yararını gölgede bırakacaktır. Linderoth gönderildiğine göre Dos Santos gelince ya Nonda gönderilecek ya da Baros'un sözleşmesi askıya alınacak. Nonda'nın gitmesi demek Galatasaray'ın santrafor olarak Jo'ya kalması demektir. Doğruyu söylemek gerekirse 2 sezondur kimyamıza alışmış bir Nonda'yı yeni gelmiş Jo'ya tercih ederim. Baros'un sözleşmesinin askıya alınması ise Baros'u kafada bu yıl bitirdiğimiz anlamına geliyor ki bu adam sezonun son 6-7 maçına yetişir ve önemli işler de yapabilir. Kara kutu Dos Santos'a sakat Baros'u tercih ederim

21 Ocak 2010 Perşembe

BAMBİ "JO"



Pek de arzu ettiğim bir transfer olmadı, yalan söylemeyeceğim. Oysa hayallerimizde Ruud vardı. Onun olması hayalden öte durmuyordu zaten. Jo'yu kendimize katık yapacağız.

Jo'yu CSKA'dan biliyorum. İlk olarak CM'de fark etmiştim. Ama o yıllarda da takımın yıldızı Jo değil, Wagner Love idi. Man City'e rekor bir paraya gidince de aklına yandığım Arapları demiştim. O kadar parayı Arda'ya verselermiş ya.

Şu Brezilyalılar tam bir kara kutu. Lincoln'den çektiğimiz kapris, Elano'nun mevcut durumu vbç. Jo için önyargılarımın tek sebebi. Elano ile Jo'yu benzer futbolcular olarak görüyorum. Biliyorsunuz Elano da Shaktar'da parlayıp-sözde- İngiltere'nin yolunu tutmuş bir Brezilyalıydı. Jo'nun da aynı karaktere sahip bir ligde yıldız olup sonunun hüsran oluşu beni korkutuyor. Ayrıca UEFA'da takımda olmayacak olması da cabası.

Yine de hayırlara vesile olur inşallah diyorum "Bambi" miz. Uzun bacakları ve sık sık düşmesinin adına takılmış bir ad unutmayın Bambi:D

16 Ocak 2010 Cumartesi

"YAZIK OLDU SÜLEYMAN EFENDİ'YE"


Geçen sezon için düşündüklerimiz doğru mu çıkıyor ne. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin inanılmaz kötü olduğu bir sezonda Beşiktaş'ın şampiyonluğunu büyük başarı sayanlar sanırım yavaş yavaş o güzel rüyadan uyanmaya başlıyor. Gerçi yine de taraftarın tepkisini Kasımpaşa maçı için fazla bulmuştum. Sebebi: her kötü maç sonrası verilen aşırı tepkiydi. Ben sürekli bir tepki halinden de hoşnut olmuyorum sanırım.

Beşiktaş, Türkiye Kupası'ndan elendi. Şimdi tek bir kulvar kaldı geriye şampiyonluk. Oynadıkları futbol bu düzeyde kalırsa sanırım 5. ya da 6.lık başarı olarak değerlendirilecek sezon sonunda. Ancak kurt teknik direktör Mustafa Denizli eminim birkaç kozunu lige saklıyordur. Gerçi ikinci sezonlarında genelde başarısız olduğunu ortaya koyarsak Denizli makus talihini yine yenemeyecek gibi.

15 Ocak 2010 Cuma

MAÇLARI SİNE SİNE DEĞİL SİNDİRE SİNDİRE İZLEYECEĞİZ


Cem Uzanlı Teleon dönemlerini bir hatırlayın. Sabri Ugan Ağabey'imiz nasıl da yırtıyordu kendini maçlarda. Artık maçları Cine Cine değil sindire sindire izleyeceksiniz diye. İyi bir göndermeydi tabii zamanın ihalesini kaybeden Cine 5'e karşı. Cine 5li dönemi hatırlayanlarınız da vardır, hatırlayamayanlarınız da. Benim hatırladığım sigara dumanı içinde kendinden geçmiş bir güruhla salya sümük, küfür nara maçları izlediğimdir. Hey gidi günler hey. Televizyon ekranına sprey sıkıp amuda kalkıp karıncalı ekranda maç izlediğimizi mi anlatayım, Teleonlu devirde maçın sesini dinleyip boş gözlerle karıncalı ekrana baktığımızı mı. İlk dönemler bir alışma problemi çekmiştik tabii. Halk olarak bu duruma alışkın değildik. Açık açık izlerken maçları bir anda kahvehanelere mahkum olmuştuk.

Şimdi maaşallah 321 milyon dolarlara çıkmış ligimizin değeri, bizler de o Cine 5 çocukları alıştık artık. Hiç sorun etmiyoruz maçlar şifreli kanallarda diye. Bildiğin alıştık. Bağışıklık kazandık. O zamanlardan beri tek değişen, maç izlediğimiz yerlerde gözlerimizin dumandan yaşarmaması.

"LUCAS NEİLL" NAM-I DİĞER "KUŞ AVCISI" GALATASARAY'DA NE İŞ YAPAR?

Timsah.com
İzleyin: kuş cenneti

Bizde de kuş avlar inşallah diye başlıyorum yazıma. Malumunuz 2006 Dünya Kupası elemelerindeki bir maçta sahadaki kargavari kuşcağızı haklamış bu iri cüsseli anzak umarım ligimizin kuşu Fenerbahçe'yi de avlayabilecek performansı sahaya yansıtır. Everton'da pek forma şansı bulamamış yeni cengaverimiz için düşüşe geçmiş bir performans tablosundan bahsedebiliyoruz ne yazık ki. West Ham'daki parlak günlerini arayan bir Lucas Neill umarım bizlere "camdan adamı" aratmaz.

12 Ocak 2010 Salı

ÖZGÜRCAN ÖZCAN


Geçen günkü Orduspor-Galatasaray maçını izlerken Galatasaray'ın eskilerini Orduspor'da görünce aklıma geldi nedense Özgürcan Özcan. Haydi İrfan'ı anladım pek de parlak bir oyuncu değil gibi-6 pastan öyle bir vurdu ki maçta dedim iyi olmuş gönderdikleri- , kaleci Fevzi'nin de bir artistlik durumu olmuştu kulübe karşı. Bu Özgürcan'ı neden her yıl kiralık verirler. Takımda striker diye tabir edilecek bir futbolcumuz da yokken hem de. Nonda'ya bir şey olsa, Kewell ya da Keita'yı kullanıyoruz o mevkiide düşünün artık. Ben Özgürcan'ın kaliteli olduğuna inananlardanım,Real Hiquian'a nasıl şans verdiyse Galatasaray'ın da kendi öz evlatlarına biraz daha şans tanıması gerekir diye düşünüyorum. Tecrübelensin diye oralardalar diyenleri duyar gibi oluyorum da bee kardeşim ne tecrübeymiş be! Adam eski kurtlardan oldu bile!

4 Ocak 2010 Pazartesi

Onsuz Olmuyor


Ne kadar oynanan futbol Avrupa'nın birçok ligine göre vasatı aşamasa da özleniyor şu lig. Anamızın ligi olsun bizim olsun:D Bitsin şu devre arası hemen!!